1) Türk makamlarıyla yakın zamanda sorunlarınız olduÄŸunu öÄŸrenmiÅŸ ve haber yapmıştık. Lütfen bize neler olduÄŸunu ve ÅŸu an için güvende olup olmadığınızı, herhangi bir zorluk ya da rahatsızlık yaÅŸayıp yaÅŸamadığınızı söyleyebilir misiniz?
ADNAN OKTAR: Bu dava 1999 yılında BAV camiasına yönelik düzenlenen polis operasyonuyla baÅŸladı. Komünist derin devlet yapılanmasının devletimizin bazı makamlarını gerçek dışı iddialarla tahrik etmeleriyle ve bu derin yapılanmasının yönlendirmesiyle yapılan bir operasyondu bu. Nitekim bize bu operasyonu gerçekleÅŸtiren dönemin Organize Suçlar Åžubesi Müdürü ÅŸu anda iddia edilen Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmak suçlamasıyla tutuklu olarak yargılanıyor. Yine bu operasyon sırasında medyada aralıksız olarak hakkımızda aleyhte haber yapan, bana ve arkadaÅŸlarıma karşı ciddi bir psiklolojik savaÅŸ yürüten ünlü bir gazeteci de ÅŸu anda iddia edilen Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmak iddiasıyla cezaevinde, yargılanması sürüyor. 8 yıldır devam eden yargılama sonucunda bana ve 3 kız arkadaşıma mahkeme çete lideri ve yönetici olmak suçuyla mahkumiyet kararı verdi. Benim mahkemenin vermiÅŸ olduÄŸu karara büyük saygım var ve mahkeme heyetine hakkımı gani gani helal ediyorum. Ancak tabi benim bir çete lideri olduÄŸum iddiasına da kimse inanmaz. Herhalde dünyada 300 tane kitabı, milyonlarca okuyucusu olan tek çete liderim benim. Zaten davanın savcısı da, öne sürülen iddiaların doÄŸru olmadığını, 8 yıl boyunca bu iddiaları destekleyen tek bir delil olmadığını söylemiÅŸ ve benim ve arkadaÅŸlarım için 2 ayrı defa beraat talebinde bulunmuÅŸtur.
İsterseniz kısaca savcının mütalaasını özetleyeyim; "Mahkememizce toplanan deliller arasında sanıklar aleyhine delil bulunmamaktadır" diyor Sayın Savcı. Yani, bizlerin aleyhine delil yok dedi. "CMK’nın 148/4 maddesi gereÄŸince, poliste alınan müdafisiz" yani avukat olmadan alınan "ifadelerin delil olarak deÄŸerlendirilemeyeceÄŸi böylece mahkemece de kabul edilmiÅŸtir." Yani, iÅŸkenceyle alınmıştır ifadeler ve de avukat olmadığı için bu ifadeler de geçersizdir diyor. Ayrıca, daha önce 6 arkadaşımızın aynı sevk maddeleri, aynı deliller, aynı dosyadan ve aynı iddialardan beraat ettiÄŸini söylüyor. "Bu durumda sanıklardan Adnan Oktar'ın suç iÅŸlemek için örgüt kurmak ve diÄŸer sanıkların örgütün yöneticisi olmak ve örgüt adına faaliyette bulunmak suçlarını iÅŸledikleri sabit olmadığından CMK’nın 223/2E maddesi gereÄŸince bütün sanıkların müsnet suçlardan ayrı ayrı beraatlerine karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur” diye de kanaatini belirtiyor. Savcı ortada hiçbir suç ve suç delili olmadığını söyledi, Mahkeme Heyeti de farklı bir karar verdi. Mutlaka bir hayrı ve hikmeti vardır inÅŸaAllah, Medresi Yusufiye'yi Allah kaderimde takdir etmiÅŸse, ÅŸeref duyarım ben bundan.
2) Evrim teorisini çürütürken, büyük bir tutkuyla mücadele ediyorsunuz ve aynı zamanda evrimin, inançsızlığın önemli bir temel taşı olduÄŸunu açıkça ortaya koydunuz. Ancak Syed Aslam ve Mike Ghouse gibi gazetemizde yer verilen ve özellikle sizin görüÅŸlerinize saldırmakta kararlı görünen bir kısım Müslümanlar ters tepki veriyorlar. Bu kiÅŸiler yaratılışa inanmanın, geleneksel ya da “bilimsel olmayan” inançları bırakmak istememekten ve kendine güvensizlikten kaynaklandığını ileri sürmeye çalışıyorlar. Lütfen özellikle evrimi savunmaya çalışan ve bunu dine uygun göstermeye çalışan Müslümanlara bir açıklama yapar mısınız?
ADNAN OKTAR: Siz bu kiÅŸilere meleklerin ve cinlerin nasıl yaratıldığını sorun. Onların evrimle var olduÄŸunu söyleyebilecekler mi, elbette söyleyemezler. Ya da sorun bakalım, Hz. Musa asasını attığı zaman bu asa sindirim sistemi, hareket sistemi, üreme sistemi olan yani tam anlamıyla canlı bir yılana dönüÅŸüyor, bunu evrimle açıklayabilirler mi? Hz. İsa çamurdan kuÅŸ benzeri birÅŸey yapıp üflediÄŸinde, bu canlı, uçan bir kuÅŸa dönüÅŸüyor. Bunu nasıl açıklayacaklar?
Açıkçası bazı Müslümanların kendilerince İslamla evrimi baÄŸdaÅŸtırmaya çalışmalarının ardında biraz bilgisizlik, biraz da eziklik ve Darwinizm'e cevap verememe korkusu yatıyor. Bu kiÅŸiler, 1900'lerin bilgisiyle evrimi bilimsel bir teori zannediyorlar, evrimin geçersizliÄŸini ortaya koymanın bilime karşı çıkmak olduÄŸunu zannediyorlar. Halbuki bilim evrimi yalanlıyor, bunu bilmiyorlar. Evrim daha tek bir proteinin sözde tesadüfler sonucu nasıl oluÅŸtuÄŸunu dahi açıklayamayan, tam anlamıyla çıkmazda olan bir teoridir. Üstelik, 100 milyondan fazla fosil var elde edilmiÅŸ olan bir tanesi dahi evrimcilerin iddiasını doÄŸrulamıyor. Darwin kendisi de söylüyor, "EÄŸer gerçekten, türler öbür türlerden yavaÅŸ yavaÅŸ geliÅŸmelerle türemiÅŸse neden sayısız ara geçiÅŸ formuna rastlamıyoruz" diyor. "Neden bütün doÄŸa bir karmaÅŸa halinde deÄŸil de tam olarak tanımlanmış ve yerli yerinde? Her ÅŸey çok düzgün ve mükemmel" diyor. Çünkü Allah yaratıyor da onun için. "Sayısız ara geçiÅŸ formu olmalı. Fakat niçin yeryüzünün sayılamayacak kadar çok katmanında gömülü olarak bulamıyoruz? Niçin her jeolojik her yapı, her tabaka böyle baÄŸlantılarla dolu deÄŸil?" diyor, dediÄŸi gibi bir evrim yaÅŸanmamış da ondan. Peki Darwinizm'i başından bitiren bir açıklama deÄŸil mi bu? Yani 100 milyon fosil var ve hepsi Yaratılış'ı ispat ediyor. Bu durumda Darwinizm'den söz etmek mümkün mü, tabi ki deÄŸil.
3) Müslüman toplumlarda evrimin yaygın olarak kabul edilmesinin nasıl bir etki meydana getireceÄŸine inanıyorsunuz?
ADNAN OKTAR: Buna artık imkan yok inÅŸaAllah, çünkü çok açık, net, bilimsel, teknik ve reddedilmesi mümkün olmayan delillerle evrimin geçersizliÄŸini ortaya koyduk. Artık insanlar, evrimi anlatan birini gördükleri zaman gülümseyerek dinliyorlar. Hele ki İslam alemi çok daha bilinçli bu konuda inÅŸaAllah, birkaç tane bilgisiz kiÅŸi dışında, İslam alemi Darwinizm'in nasıl bir fitne olduÄŸunun tam farkında inÅŸaAllah. Darwinizm bir pagan dinidir. Sümerler devrinden kalma ilkel bir düÅŸüncedir. Maddeyi ilahlaÅŸtıran (Allah'ı tenzih ederim), kendi düÅŸük akıllarınca atomlara ilahi güç veren sapkın, anormal bir dindir. Bilimle alakası yoktur. Mesela paleontolojide, jeolojide yer katmalarını araÅŸtırırız, bakarız, yaratılışın nasıl olduÄŸunu öÄŸreniriz. 100 milyon fosili tek tek inceleriz. Åžimdiki canlılarla karşılaÅŸtırırız. Ve baktığımızda bunların hiçbir deÄŸiÅŸikliÄŸe uÄŸramadıklarını, canlıların ilk haliyle son halinin hiç deÄŸiÅŸiklik göstermediÄŸini görürüz. Bu bilimdir. Ama Darwinizm'e baktığımızda baÅŸtan sona hayal ürünü hikayeler görüyoruz. Protein nasıl meydana geldi diyoruz. Tesadüf diyor. Hücre nasıl meydana geldi diyoruz. Bu da tesadüflerle oldu diyor. Peki hücre nasıl geliÅŸti? Organlar nasıl oluÅŸtu? İnsan nasıl görmeye baÅŸladı? Nasıl duymaya, konuÅŸmaya baÅŸladı? Bunlar da tesadüflerle diyor. Tesadüf bilim midir? Tabi ki deÄŸildir. Kısaca Darwinizm tamamen tesadüflere dayalı sapkın, hayali bir dindir, bilimle uzaktan yakından alakası yoktur. Ve net aldatmacadır. Müslümanların da böyle bir aldatmacaya kanmayacağı açıktır.
4) Bugünlerde Ben Stein tarafından, Amerikalı bilim adamlarının evrim teorisini reddetmeleri durumunda yüz yüze geldikleri akademik kariyerlerinden aforoz edildiklerini ve saygın bilimsel dergilerde makale yayınlayamadıklarını belgeleyen "Akla İzin Yok" adlı bir film yapıldı. Bu filmde aynı zamanda Darwin'in fikirlerinin, özellikle II. Dünya Savaşı sırasında Nazilerle olduÄŸu gibi aşırılıkçı inanç sistemleriyle olan iliÅŸkisi de ortaya çıkartılıyor. Bu film veya ABD, Batı dünyası, Orta DoÄŸu ya da Türkiye’deki akademik çevreler hakkında herhangi bir yorum yapmak ister misiniz?
ADNAN OKTAR: Darwinistlerin dünya çapında bir dikta sistemi kurdukları açıkça görülüyor. Dünya ülkelerinin neredeyse % 95’inin resmi himayesiyle korunmakta olan evrim teorisi, bilimsel olarak geçersizliÄŸi ispatlanmış, akla ve mantığa aykırı sahte bir teori olmasına raÄŸmen, resmi bir ideoloji olarak insanlara dayatılmaktadır. Ortaokul, lise ve üniversite imtihanlarında evrim teorisi hakkındaki sorulara, sanki bu sahte teori doÄŸru ve gerçekmiÅŸ gibi cevap verilmesi ÅŸartı getirilmektedir. Darwinizm'e inanmadığını imayla dahi olsa ifade eden bir akademisyenin veya bilim adamının çalışmalarına devam etmesine, mevkisinin yükselmesine hiçbir ÅŸekilde müsaade edilmediÄŸi gibi, çoÄŸunlukla iÅŸten atılmaları saÄŸlanmaktadır. Dünya tarihinde ilk defa böyle bir ideoloji, neredeyse tüm ülkeler tarafından himaye altına alınmakta ve dayatılmaktadır. Sosyal bir diktatörlük ÅŸeklinde kendini gösteren bu sistem, müthiÅŸ bir baskı rejimi kurmuÅŸ durumdadır. Hatta bunlar Vatikan'ı dahi baskılarıyla kuÅŸatmış durumdalar. GeçtiÄŸimiz günlerde Vatikan'ın Darwinizmle ilgili açıklaması vardı örneÄŸin, hemen anlaşılıyor bu açıklamadan durumun vehameti, Vatikan'ı açıkça "evrim yok" diyemeyecek hale getirmiÅŸler. Avrupa materyalistleri ve Darwinistleri kendilerince Vatikan'a Darwinizm taraftarı açıklamalar yaptırarak, Darwinizm'i diriltebileceklerini sanmaktadırlar. Halbuki, Darwinizm ölmüÅŸtür ve hiçbir giriÅŸimin bu ölüyü diriltmesi mümkün deÄŸildir. Artık Darwinizm'in cenazesinin kaldırılması vaktidir.
5) İnananlar, bilimin dünya hakkında daha fazla ÅŸey öÄŸrenmek amacıyla hesaplanmış gözlemleri kullanma yolu olduÄŸunu düÅŸünürken; inkarcılar ise bilimin dünyayı tanımak için tek yol olduÄŸunu, gözlemlenemeyen ya da mantıkla hesaplanamayan herhangi bir ÅŸeye inanmanın "bilim dışı" kabul edileceÄŸini öne sürerler. Fakat imanın özünde görünmeyene inanmak vardır. Allah’a, meleklerine, Kutsal Kitaplara, peygamberlere, Ahiret Gününe ve kadere inanmak, tüm bunlar iman edenler dışındakiler için normal olarak gözlemlenemeyebilir. Hatta Kuran-ı Kerim’de, inananlarla inanmayanlar arasında, inanmayanları inananların görebildiÄŸi delilleri görmekten engelleyen bir örtü olduÄŸunun bildirildiÄŸine inanıyorum. Hatta inananlar bile kendi aralarında kendilerini saran görünmezlik alemini görme inançları, istekleri ve yeteneklerinde farklılık gösteriyorlar. Bu nedenle sıklıkla gerçekleÅŸtiÄŸi gibi, inananlar ve inanmayanlar tartışma amacıyla karşı karşıya geldiklerinde, bilimsel açıdan inkarcıların tezlerini çürütmek için iman edenlerin izleyeceÄŸi yol ne olmalıdır?
ADNAN OKTAR: Samimi, akılcı, net, delillere dayalı bir üslup her zaman için çok önemli ve etkili bir yöntemdir inÅŸaAllah. Her insan Allah'ın takdir ettiÄŸi kadar anlatabilir ve anlayabilir. Bir insan hidayet bulduÄŸunda, Allah kaderinde imanı nasip ettiÄŸi için hidayete erer, biz anlattığımız için deÄŸil. Tabi ki anlattıklarımız bir vesiledir ama Allah bir insanın kalp gözünü açmazsa, dinlediÄŸini anlamaz, gözünün önündekini göremez. Siz ona binlerce delil de getirseniz, sayısız ÅŸekillerde de anlatsanız bir deÄŸiÅŸiklik olmaz. Ama tabi biz gayret etmekle, anlatmakla yükümlüyüz, inÅŸaAllah gücümüz yettiÄŸince anlatır tebliÄŸ yaparız ama ÅŸunu hiç unutmamak gerekir: Bir Müslüman tebliÄŸ yaparken, karşısındaki birine deÄŸil, Allah'ın beyninin içinde, mercimek kadar bir alanda yarattığı varlığa tebliÄŸ yapmaktadır. O kiÅŸi dışarıda vardır, ama biz hiçbir zaman dışarıdaki aslıyla muhatap olmayız. Beynimizde birkaç amperlik elektrik akımının oluÅŸturduÄŸu görüntüyle muhatap oluruz. Bu çok büyük bir sır ve imanın derinliÄŸini kavramak için çok güzel bir nimettir. Bu ilim, Müslümanın tebliÄŸ gücünü müthiÅŸ derinleÅŸtiren, çok güçlendiren bir ilimdir.
6) Biz Müslümanlar için evrim teorisine karşı çalışma yapabileceÄŸimiz en iyi yöntem ne olmalıdır?
ADNAN OKTAR: Bilimsel, akılcı delillerle evrimin geçersizliÄŸini ortaya koymaktır. Bu konuda benim eserlerim çok iyi bir kaynak. Açıkçası dünyada bu konuda hazırlanmış en kapsamlı, en akılcı, en bilimsel ve en akıcı anlatımlı eserler bunlar. KardeÅŸlerimiz, internetten ücretsiz olarak tüm kitaplarımın metinlerine ulaÅŸabilirler. Bu eserleri bilgisayarlarına alsınlar, içindeki bilgileri iyice öÄŸrensinler, Allah'ın izniyle bu bilgilerle fikren maÄŸlup edemeyecekleri hiçbir Darwinist olmaz. Hiçbir evrimcinin bu deliller karşısında direnebilmesi mümkün deÄŸildir, belki açıkça yenilgilerini kabul etmeyebilirler, akılsızca diretebilirler ama bu delillere hiçbir akılcı ve bilimsel cevap veremezler. En fazla biraz daha demagoji yaparlar. Ama demagojiyle de hiçbir yere varamazlar.
7) Müslümanların bilim alanında eÄŸitim almalarının en iyi yolu nedir? Amerika ya da Avrupa'da bilim dallarında eÄŸitim alan Müslümanlara önerebileceÄŸiniz İngilizce kitaplar var mıdır?
ADNAN OKTAR: Müslüman aydın, geniÅŸ düÅŸünen, hür fikirli insandır. Allah Kuran'da hep derin düÅŸünmeyi, araÅŸtırmayı, incelemeyi emreder. Müslümanlar da Allah'ın Kuran'da bildirdiÄŸi gibi, araÅŸtıracak, inceleyecek, düÅŸünecekler. Allah'ı deli aşık olarak seven, Allah aÅŸkıyla coÅŸan bir insan Allah'ın sanatını, ilmini, tecellilerini heyecanla, azimle, tutkuyla araÅŸtırıp inceler. Tarih boyunca tüm bilimsel ve kültürel geliÅŸmeler, iman edenlerin öncülüÄŸünde olmuÅŸtur. Günümüzde Müslümanların bilimden, ilimden, sanattan, estetikten, temizlikten uzakmış gibi göstermek, ya da uzaklaÅŸtırmaya çalışmak materyalistlerin ve masonların bir oyunudur. Müslümanlar bu oyuna gelmeyecekler, bilgilerini arttıracaklar, Allah'ın sanatını görmenin coÅŸkusuyla bilimsel araÅŸtırmalarda bulunacaklar. Bilimsel araÅŸtırmalarda bulunan Müslüman kardeÅŸlerime, Harun Yahya eserlerini okumalarını tavsiye ederim, biliyorsunuz bu eserler 67 farklı dile tercüme edilmiÅŸ durumda ve hepsine internetten ücretsiz olarak ulaÅŸabilirler.
8) Müslümanların, Batı dünyasında evrimi reddetmenin kariyerlerini mahvedecek bir aykırılık kabul edildiÄŸi günümüz ÅŸartlarında, bilimsel eÄŸitimlerini sürdürmeleri için izleyebilecekleri en iyi yöntem nedir?
ADNAN OKTAR: Darwinistler mafyavari yöntemlerle zorla evrimi dayatıyorlar, ama bir ölüyü diriltme gayretinden baÅŸka birÅŸey deÄŸil bu. BoÅŸa uÄŸraÅŸmasınlar Darwinizm öldü, cenaze töreni yapsınlar artık. Müslüman kardeÅŸlerim de okudukları okullarda ya da çalıştıkları kurumlarda bu baskıya maruz kalıyorlarsa, bir ÅŸekilde evrime inanmadıklarını, ama mecbur bırakıldıklarını ifade edebilirler. ÖrneÄŸin öÄŸrenciler sınavlarda soruları cevaplarlar, ama bir yere de not yazarlar, buna inanmıyorum, bilimsel bulmuyorum, ama soruya cevap vermem gerektiÄŸi için bunları yazıyorum gibi bir açıklama yapabilirler. Allah'ın izniyle bu Darwinist dikta yakın gelecekte tamamen yıkılacak, bu büyük yıkımın ÅŸimdi çatırdama seslerini duyuyoruz, tam çöküÅŸ sesini de çok yakında duyacağız inÅŸaAllah.
9) Bugün, bilimsel araÅŸtırmalara Müslümanların yapabilecekleri katkılar nelerdir? Ya da bir baÅŸka deyiÅŸle Müslüman bilim adamlarına araÅŸtırmalarında yönelmeleri için en faydalı yol olarak neyi tavsiye edersiniz?
ADNAN OKTAR: Allah'ı delice seven, Allah'ın sanatından ve üstün aklının tecellilerinden müthiÅŸ zevk alır. Bu zevkle, bu aÅŸkla araÅŸtıranın, okuyanın çok güzel neticeler alacağı, müthiÅŸ bilimsel ataklara vesile olacağı açıktır. Din, bilimsel araÅŸtırmaları teÅŸvik ettiÄŸi gibi, dinin bildirdiÄŸi gerçeklere göre yönlendirilen bilimsel araÅŸtırmalar da çok hızlı ve kesin sonuçlar getirir. Çünkü din, evrenin ve canlılığın nasıl var oldukları sorusuna en doÄŸru ve en kesin cevabı veren tek kaynaktır. Bilim ancak Allah'ın sonsuz kudretini, evrendeki yaratılış delillerini araÅŸtırma yönünde çalıştıkça doÄŸru sonuçlara ulaÅŸabilir. Ancak rotası doÄŸru çizilirse, yani doÄŸru yönlendirilirse bilimin gerçek amacına en kısa sürede ulaÅŸması saÄŸlanabilir.
Allah'ın izniyle iman coÅŸkusunun, heyecanının bilimde ne kadar büyük atılımlara vesile olacağını Hz. Mehdi döneminde hep beraber göreceÄŸiz. Hz. Mehdi vesile olduÄŸu imani güç, dünya tarihinin en büyük bilimsel ve teknolojik geliÅŸmelerine vesile olacak, insanların tahayyül dahi edemediÄŸi çok güzel, çok faydalı, çok etkileyici geliÅŸmeler olacak inÅŸaAllah.
10) GeçmiÅŸte dünya biliminin kurulmasında, Müslümanlar hangi önemli katkılarda bulunmuÅŸlardır?
ADNAN OKTAR: Müminler tarih boyunca her zaman bilimi ve teknolojiyi en iyi ÅŸekilde kullanmış ve geliÅŸtirmiÅŸlerdir. Nemrud dönemindeki her türlü teknolojik geliÅŸme Hz. İbrahim ve onunla birlikte iman eden müminler tarafından en güzel ÅŸekilde kullanılmıştır. Firavunlar döneminde sahip olunan teknik bilgi, Hz. Yusuf, Hz. Musa, Hz. Harun ve o dönemde yaÅŸayan salih müminlerin de hizmetinde olmuÅŸtur. Hz. Süleyman döneminde, mimaride, sanatta, ulaşımda elde edilen yüksek teknoloji en hikmetli ÅŸekilde kullanılmıştır. Rabbimiz'in Hz. Süleyman'a lütfu olan zenginlik ve ihtiÅŸam, nesiller boyunca hayranlık uyandırmıştır. Peygamberimiz (sav) döneminde ve sonrasında da Müslümanlar büyük atılımlar gerçekleÅŸtirmiÅŸlerdir. Allah'ın Kuran'da insanlara öÄŸrettiÄŸi akılcılık ve gözlemcilik, özellikle 9. ve 10. yüzyıllarda büyük bir medeniyetin doÄŸmasına yol açmıştır. Bu dönemde yetiÅŸen çok sayıda Müslüman bilim adamı, astronomi, matematik, geometri, tıp gibi bilim dallarında çok önemli keÅŸifler gerçekleÅŸtirmiÅŸtir. Bu sayıda verilebilecek çok sayıda isim ve örnek vardır, kardeÅŸlerim eÄŸer bu konuyla ilgili detaylı bilgi edinmek istiyorlarsa, www.harunyahya.org adresinden Kuran Bilime Yol Gösterir isimli kitabımı inceleyebilirler.
11) YaÅŸadığımız dönemin Ahir Zaman olduÄŸunu ve Peygamber(ler) tarafından bu zamanla ilgili açık alametler verildiÄŸini ileri sürüyorsunuz. Bu dönemde yaÅŸayan inananlar için tavsiyeniz nedir?
ADNAN OKTAR: Peygamberimiz (sav) muhbiri sadıktır, dedikleri doÄŸrudur. Allah'ın vahyiyle hareket eder. Allah’ın vahyiyle ahir zaman alametlerini anlatmıştır ve hepsi de doÄŸru çıkmıştır. Kütübi Sitte'de bu hadislerin tamamı vardır. Ayrıca Kuran'da İslam ahlakının dünyaya hakim olacağı çok açık anlatılmaktadır. Nur Suresinin 55. ayetinde bu hakimiyet çok sarih görülmektedir. BaÅŸka birçok Kuran ayeti de vardır İslam ahlakının dünyaya hakim olmasıyla ilgili, bunların hepsini yine benim internet sitelerimde, özellikle www.hazretimehdi.com adresinde görmek mümkündür. Mehdiyet konusu, Hz. İsa'nın nüzulü konusu ve ahir zaman konusu dört mezhebin ittifak ettiÄŸi konulardır; Hanefi, Hanbeli, Maliki ve Åžafii mezheplerinde bu konuda ittifak vardır, kesin hükümdür Hz. Mehdi’nin çıkması ve Hz. İsa'nın nüzulu. Åžiilik'te de bu böyledir, zaten iki büyük ana mezhep Åžii ve Sünni mezhepleridir ki %95'i eder bu İslam aleminin. Bunun aksini savunan kimse çıkmamıştır. Benim eserlerimde ve yazılarımda saydığım hadisler, tahakkuk edip sahih olarak ortaya çıkmış hadislerdir, yani eÄŸer hadis tahakkuk etmeseydi, sahih olduÄŸu ÅŸüpheli olabilirdi ama olmuÅŸ, tahakkuk etmiÅŸ hadislerdir bunlar. Peygamber Efendimiz (sav) bunların, ahir zaman alametlerinin birarada, tesbih taneleri gibi peÅŸpeÅŸe olacaklarını söylüyor, biri bitti denirken diÄŸeri baÅŸlayacak diyor, yani harikulade olaylar peÅŸpeÅŸe olacak diyor. Dikkat ederseniz dünyada sürekli harikulade olaylar oluyor, ahir zaman alametleri de 20-30 yıl içersinde peÅŸpeÅŸe olmuÅŸ olaylardır. Mesela Ramazan Ayı'nda Ay ve GüneÅŸ tutulması çok detaylı bir konudur. Hicri 1400'de gerçekleÅŸmiÅŸtir. Mesela Fırat'ın suyu kesilecek diyor Peygamber Efendimiz (sav), barajla Fırat'ın suyu kesildi ve Fırat'ın akışı durdu. Fırat'ın suyu kurudu diye gazeteler haber yaptılar ve Peygamber Efendimiz (sav)'in hadisinin doÄŸruluÄŸu ortaya çıktı. Peygamber Efendimiz (sav) aynı bölgede kıtal olacak diyor, halka yönelik PKK’nın yaptığı katliamlar rivayette açık açık belirtilmiÅŸ, anlatılmış. Mesela Hz. Mehdi’nin çıkacağı yüzyılın başında, Kabe'de kan akıtılacak diyor Peygamber Efendimiz (sav), Kabe iÅŸgal edilecek diyor, Kabe Hicri 1400'de iÅŸgal edildi ve Kabe'de kan akıtıldı, aynısıyla çıktı, yani bütün izahların tamamı bir bir doÄŸru çıktı. Afganistan iÅŸgal edilecek, Irak iÅŸgal edilip üçe bölünecek, Filistin'de Müslümanlar muhasara altına alınacak diyor, hepsi bir bir oldu. Büyük bir ekonomik krizin yaÅŸanacağını anlatıyor detaylı olarak, bu da oldu. Daha böyle yüzlerce alamet var, dediÄŸim gibi internet sitelerime girip bu alametleri okuyabilirler. Tüm bu alametlerden Hz. Mehdi'nin göreve baÅŸladığı anlaşılıyor, Hz. İsa'yı da çok yakın zamanda göreceÄŸiz inÅŸaAllah. Onun için ben ısrarla söylüyorum, Müslümanlar Hz. Mehdi'yi arayacaklar, Hz. İsa’nın nuzulü için dua edecekler. Aradık, bulamadık, böyle bir ÅŸey olmaz. Yani bir kere bunu istemek, dua etmek durumunda her Müslüman. O zaman Allah bunu yaratır, meydana getirir. Ben bunu ısrarla söylüyorum. Çünkü Hz. Mehdi'nin zuhuru kesin, Hz. İsa'nın nüzulu kesin, İslam ahlakının dünya hakimiyeti kesin, yani ben bir fevkaladelik olmasa böyle bir olayın üzerinde durmam. Ben her ÅŸeyi çok akıllıca deÄŸerlendiren birisiyim. Delilleriyle deÄŸerlendiren birisiyim, makul olan ve doÄŸru olan bir fikrin peÅŸinden giderim, ve %100 doÄŸruysa peÅŸinden giderim. Bu %100 doÄŸru, onun için peÅŸinden gidiyorum ve gerçekleÅŸecek bu olay. Bu güzel günlerin alametleri zuhur etti, Müslümanlar bu sevinci yaÅŸamakla mükelleftir. Bu devrin nimetlerini bol bol görecekler, güzelliÄŸi yaÅŸayacaklar inÅŸaAllah.
12) Amerika’da Selefi/Vahabi ideolojisi çok yaygın ve güçlü. Camilerin çoÄŸunluÄŸu bu ideolojiden etkilenmiÅŸ durumdalar. Bu camiler için para genellikle Suudi Arabistan’dan geliyor. "Alimler" ise Medine ve Mekke'de, Vahabi hocalarının gözetiminde öÄŸrendiklerinin etkisi altında kalıyorlar. Bu eÄŸitimi alan kiÅŸilerin zihinleri ve Müslüman toplumunun tamamı üzerinde, bunun etkileri nelerdir?
ADNAN OKTAR: Ben Ehli Sünnet inancına mensubum ve Hanefiyim; ama her mezhepten her düÅŸünceden tüm Müslüman kardeÅŸlerimi çok seviyorum, hepsi benim canım ciÄŸerim, hepsinin güzel, mutlu yaÅŸamasını isterim. Åžii kardeÅŸlerimi de, Vahabi kardeÅŸlerimi de çok mükemmel, çok takva görüyorum inÅŸaAllah. Biz bir okulun talebeleri gibiyiz. Ama aynı okulun talebesiyiz. Yani aynı amaca hizmet ediyoruz. Hep içiçeyiz. Hep kardeÅŸiz. Sakın ha sakın, mezhep ayrılığı var diye Müslümanlar birbirlerine düÅŸmanlık yapmasınlar. Hepsi takva mezheplerdir. Hepsi dine titiz olan mezheplerdir. Hiç ayrımız, gayrımız yok. Çünkü Allah'ımız bir, kitabımız bir, kıblemiz bir. Aynı peygambere inanıyoruz. Her ÅŸeyimiz aynı. Onun için mezhep ayırımından kaynaklanan Müslümanlara karşı mesafeli olma tam bir fitnedir. Samimi Müslümanın asla yapmayacağı bir ÅŸeydir. Ben bakıyorum Åžii kardeÅŸlerime son derece takvalar, Vahabi kardeÅŸlerime bakıyorum son derece takvalar, ne demek mezhep ayrımı? Ne demek onları garipsemek? Çok çok acayip bir ÅŸey bu, Müslümanlar ancak takvada yarışabilirler. Kuran’da belirtiyor Allah, takvada yarışma vardır. Takvada yarışırız, ama hepsi candan sevdiÄŸimiz mükemmel Müslüman olan kardeÅŸlerimizdir. Teferruattaki bu ayrılıklardan dolayı bir muhalefet ruhu çok çok çirkin olur. Åžeytanın oyununa gelmek olur. Buna ÅŸiddetle dikkat etmeleri lazım kardeÅŸlerimizin. Bir de birbirlerini çok sevmeleri, bütün Müslümanların birbirini sevmesi gerekir.
Mesela bir Sünni ile bir Åžii veya bir Vahabi karşılaÅŸtığı zaman hemen sarılıp safa etmesi, hal hatır sorması candan dostça bir tavır göstermesi lazımdır. Hatta bazen duyuyorum birbirlerinin arkasında namaz kılmıyorlar, bu çok anormal birÅŸey. Arkalarında gönül huzuruyla namaz kılmaları lazım. Åžii de olur. Vahabi de olur Sünni de olur, hiç fark etmez hepimiz kardeÅŸiz. Bu küfre malzeme vermek olur. Müslümana bu yakışmaz. Ama tabi bu mantıkta samimi bir Hıristiyana, samimi bir Yahudiye de ÅŸefkat ve sevgi çok önemli. Yani onlar da Allah'ın bize birer emaneti, onlar da aynı Allah'a inanıyorlar. Aynı peygamberleri seviyorlar. Onlara karşı da bir ÅŸefkat ruhu çok çok önemli. Hırsla ve kinle bakan bazı insanlar var. Bu Kuran’a uygun deÄŸil. Peygamberimiz (sav)'in sünnetine de uygun deÄŸil. Peygamberimiz (sav) zamanında Museviler son derece rahat yaÅŸadılar. Hıristiyanlar son derece rahat yaÅŸadılar. Hatta Peygamberimiz (sav)'in bir cariyesi biliyorsunuz Hıristiyandı. Kuran’a göre Ehli Kitabın yemekleri yenir. O insanlardan kız alınıp evlenilebilir. Evlerine gidip yatıya kalırsınız. Sohbet edilir. Onlar da Allah’ın yarattığı birer kul. Allah onların kaderini o ÅŸekilde yaratmış. Onun için bu nifaktan kaçınmak gerekir, Müslümanların ve tüm inananların birbirini sevmesi ve son derece samimi olması çok çok önemli.
13) Bize zaman ayırdığınız için ve günümüz dünyasında İslam dini için yaptığınız tüm çalışmalardan dolayı size teÅŸekkür ediyorum. Sizin gibi çok az insan var. Daha önceden, İslam’ın arslanları olarak inançsızlarla mücadele eden, onların imanlarına vesile olan Ahmad Deedat ve birkaç kiÅŸi daha vardı. İman edenler için bunun gibi önemli çalışmalar yapan herhangi baÅŸka bir kiÅŸiyi gösterebilir misiniz? Ayrıca bir sonraki nesilden yine benzer ÅŸekilde önemli çalışmalar yapacak baÅŸkaları var mıdır?
ADNAN OKTAR: Ahir zamanda korku Müslümanların büyük bir kısmı için ciddi bir fitne oldu. Ya hapsedilirsem, ya dövülürsem, ya sövülürsem, ya iftira atarlarsa, ya öldürürlerse?" diye çekiniyorlar, ne olacak, hepsinde sevap alırlar. Amacımız Allah rızası deÄŸil mi? İslam ülkelerinin pek çoÄŸu çok gereksiz bir korku içerisinde, bir zillet içerisinde yaÅŸadılar. Cesur olsalardı, akıllı olsalardı Allah onları bu zillet içerisinde yaÅŸatmazdı. Güç Allah'ındır, Allah'tan baÅŸka hiçbir güç sahibi yoktur. Korkuda Allah bela verir, korkaklara Allah bela verir. Cesuru Allah korur. Müslüman cesur olmakla mükellefitr. Mesela bakıyorum Türk İslam BirliÄŸi'nin saÄŸlanması konusunda, Müslümanların bir kısmından "Bize ne derler?" korkusuyla hiç ses çıkmıyor. Halbuki, Müslümanların birlik olmaması, birlikte hareket etmemesi haramdır. Haram bir hükümdür. Yani Müslümanların birlikte hareket etmesi topluca kardeÅŸ olmaları ve bir lider etrafında toplanmaları Kuran’a göre farzdır. Bunu yapmayınca, yani birlik olmayınca her türlü belanın kapısı açılır. Ama Müslümanların bazıları, "Åžu tepki gösterir, bu istemez, bize ne derler?" gibi korkularla özenle kaçınıyorlar birlik olmaktan, dile bile getiremiyor bazıları. Ancak ne derlerse desinler, biz Allah'ın emrini yerine getireceÄŸiz, birlik olacağız.
Müslüman tek bir ÅŸeyden korkar, Allah'tan korkar; Allah'ın dışında hiçbir ÅŸeyden korkulmaz. Allah istese bambaÅŸka bir ÅŸekle sokar tüm dünyayı, İslam BirliÄŸini rahatça kabul ettirir. O yüzden biz isteyeceÄŸiz. Vargücümüzle çalışacağız, "Türk İslam BirliÄŸini istiyoruz" diye haykıracağız. Türk İslam BirliÄŸi kurulmuÅŸ olsa, tek bir Müslümanın dahi parmağının ucuna birÅŸey olmaz. O zaman bakın bakalım, yanyana çoluk çocuk Müslüman ölüsü dizip başında hatıra fotoÄŸrafı çektirebiliyorlar mı? Müslüman dünyasını karınca ezer gibi ezmeye cesaret edebiliyorlar mı? Anında akan kan durur, anında tüm zulümler sona erer inÅŸaAllah. Bir de dünya niye Türk İslam BirliÄŸi'ni istemesin, bizim savunduÄŸumuz bir sevgi birliÄŸi, dostluk birliÄŸi, herkesi ÅŸefkatle merhametle kucaklayacak, koruyup kollayacak bir birlik. Neden istemesinler bunu? Dünyayı ekonomik yönden kalkındaracak, terörün son bulmasını saÄŸlayacak, herkese refah getirecek bir birliÄŸi istemeyecek bir toplum, bir hükümet düÅŸünemiyorum ben.
O yüzden kardeÅŸlerime hep söylüyorum, her fırsatta, yazılarında, konuÅŸmalarında, sohbetlerinde birliÄŸin çok üstünde dursunlar, yönetimlerinden Türk İslam BirliÄŸi'nin kurulmasını aralıksız talep etsinler, inÅŸaAllah bu talepleri bir dua mahiyetinde olur. Tabi Türkiye'nin öncülüÄŸünde bir Türk İslam BirliÄŸi dediÄŸimizde, bir ırk üstünlüÄŸü iddiasından kaynaklanmıyor bu söylediÄŸimiz. Türk Milleti çileye, zorluÄŸa talip bir millettir, aÄŸabeylik görevi üstlendmesi de fedakarlık gerektiren zor bir görevdir. Ama gerek tarihi koÅŸullar, gerekse sosyal ÅŸartlar Türkiye'nin liderliÄŸini zaruri kılıyor. Osmanlı döneminde 700 yıl dünyaya nizem vermiÅŸ bir milletin torunları olarak, Türk Milleti Müslüman ve Türk kardeÅŸlerinin aÄŸabeyi, koruyucusu, hizmetkarı olmaya yine talip inÅŸaAllah.
14) Türkiye'de baÅŸörtüsü yasağının kaldırılacağına inanıyor musunuz? Burada, Amerika'da yaşıyor olmamıza raÄŸmen baÅŸörtüsü yasağı bizim için bir utanç kaynağıdır. Çünkü insanlar bize Müslüman ülkelerdeki insan haklarını sorduklarında, insan haklarının olmadığıyla ilgili en göze çarpan örneklerden birisi baÅŸörtüsü yasağıdır. Sizce hükümet Müslümanlara karşı duyduÄŸu korkudan vazgeçecek mi ve onların dinlerini yaÅŸamalarına izin verecek mi?
ADNAN OKTAR: Türkiye'de bazı insanlarda gereksiz bir korku var, önce onun bir kaldırılması lazım. Halbuki demokrasi ve laiklik İslam'ın özünde vardır. İslam insanlara diledikleri gibi inanma ve düÅŸüncelerini ifade etme özgürlüÄŸü tanır. Dinde baskı olmaması İslam'ın hükmüdür. DüÅŸünce özgürlüÄŸü olması İslam'ın gereÄŸidir. İnsanlık demokrasiyi de laikliÄŸi de din ahlakının saÄŸladığı akıl ve vicdanla öÄŸrenmiÅŸtir. Bunu insanlara iyi anlatmak lazım. Korkularının yersiz olduÄŸunu, kim neye inanırsa inansın birinci sınıf vatandaÅŸ olduÄŸunu iyi anlatmak lazım. Yoksa baÅŸörtüsünün hükmü açık Kuran'da. Hadislerde de belirtilmiÅŸtir. Yani bunun tartışılacak bir yönü yok. Bu çocuklar da dindarlar, bu genç kızlarımız başını örtüp okula gelmek istiyorlar. Ne var bunda? Gayet güzel, hanım hanımcık geliyorlar. Tabiî ki birçok fikir zenginliÄŸi olabilir. Herkes çeÅŸitli ÅŸekillerde düÅŸünebilir. Yeter ki her vatandaşımıza diledikleri gibi yaÅŸama hakkı saÄŸlansın, özgürlük ve demokrasi güvencesi verilsin. Bence tam anlamıyla bir özgürlük olması lazım. Genç kızlar örtünmek istiyorlarsa örtünsünler. Türkiye'de laiklik oturmuÅŸtur, rejim oturmuÅŸtur, cumhuriyet oturmuÅŸtur, böyle bir sistem içerisinde bir avuç genç kızın baÅŸörtüsünü sorun yapmak çok çok yersiz.
15) Size çalışmalarınızı yapmanızda enerjinizi veren prensip nedir? Kendimizi tembel hissediyorsak ve iyi insanlara hayırlı çalışmalarında yardımcı olamıyorsak, bizlere verebileceÄŸiniz bir tavsiyeniz var mıdır?
ADNAN OKTAR: Ben deli aşığım Allah'a. Allah'ın deli aşık ruhuyla sevilmesi lazım. CoÅŸkuyla, sabah kalktığımızda hemen o aÅŸkla sevdiÄŸimiz Allah aklımıza gelecek, O'nun neÅŸesi ve sevinciyle güne baÅŸlayacağız. Böyle bir bayram neÅŸesi sevinci içerisinde, çünkü sonsuz bir aklın, sonsuz bir gücün, sonsuz merhametin kontrolündeyiz ve O'nun kullarıyız. Bu olaÄŸanüstü sevindirici bir ÅŸeydir, üstelik sürekli nimetlerini görüyoruz, her yerde görüyoruz. Bir de bize sonsuz cennet hazırlamış güzel Allah'ımız. Bunun sevinci tabi yürekleri kaplar ve bir an dahi unutmamamız lazım, her an O’nun sevinci ve heyecanı içerisinde akÅŸama kadar bayram gibi çoÅŸku içerisinde yaÅŸamamız lazım, hatta rüyamızda bile Allah sevinciyle yaÅŸamamız lazım. Rüyamıza bile etki eder o, eÄŸer o coÅŸkuyu yaÅŸarsak. O zaman ne tembellik olur, ne atalet inÅŸaAllah.
2009-03-08 22:56:46