İnsanlar genellikle güçlü olanın yanında ve yakınında olmayı isterler. Bu ÅŸekilde hem diÄŸer insanlar tarafından itibar görür, hem de güçlü olan kiÅŸinin kendilerini koruyacağı ve gözeteceÄŸini düşünürler. Aslında insanın güçlünün yanında olma isteÄŸi yaratılışından kaynaklanan bir özelliktir. Bu özellik nedeniyle insan tüm hayatı boyunca güçlü olanı arar, fakat hiçbir zaman bu gücü tam olarak bulamaz. İnsanları yanılgıya düşüren de iÅŸte bu noktadır. Çünkü onlar gücün asıl kaynağına yakın olmak yerine O’nun tecellilerine sığınmakta ve kendileri gibi birer kul olan varlıklardan yardım ummaktadırlar. Oysa gücün esas kaynağı tüm varlık aleminin tek sahibi Yüce Allah’tır. Yüce Allah’a yakın olmanın sonucunda ise insanlar tüm hayatları boyunca aradıkları huzuru ve güveni kazanırlar ve insanın fıtratına uygun olan da budur. İşte bu sırrı kavramış olan müminler, sadece Allah’a güvenir, O’nu dost ve veli edinir ve kendilerini O’na yaklaÅŸtıracak vesileler ararlar. Rabbimiz bir ayetinde kullarına pek yakın olduÄŸunu şöyle bildirir:
“Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben pek yakınım. Bana dua ettiÄŸi zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çaÄŸrıma cevap versinler ve Bana iman etsinler. Umulur ki irÅŸad olurlar.” (Bakara Suresi, 186)
Yüce Allah, insanların Kendi büyüklüğünü kavrayabilmeleri için evrendeki düzeni muazzam detaylarla birlikte yaratmıştır. Kuran’da Yüce Allah bu gerçeÄŸe , “... sizin gerçekten Allah’ın herÅŸeye güç yetirdiÄŸini ve gerçekten Allah’ın ilmiyle herÅŸeyi kuÅŸattığını bilmeniz öğrenmeniz için” (Talak Suresi, 12) ayetiyle dikkat çekmektedir. Yüce Allah’ın aklı, ilmi ve kudreti sonsuzdur.
Allah sonsuz kudretini ve ilmini mevcut olan her varlıkta gösterir. İnsan vücudunun her detayındaki mükemmellikte, çiçeklerin görünümlerindeki, renk ve kokularındaki güzellikte, gökyüzünün ve kâinatın ihtiÅŸamında, gezegenlerin yörünge düzeninde, denizlerin derinliklerindeki balıklarda ve aklınıza gelecek her ÅŸeyde açıkça görülen düzen ve mükemmellik, Allah’ın varlığının ve sonsuz gücünün çok açık delillerindendir. Yüce Rabbimiz Allah’ın sonsuz gücüne ve aklına birkaç örnek olarak ÅŸunları verebiliriz:
İşte yukarıda birkaç örnekle sınırlandırdığımız bu gibi konuları müminler sürekli olarak düşünürler, Yüce Allah’ı ve yaratma sanatındaki üstün aklı ve ilmi tefekkür ederler. Bu ÅŸekilde Yüce Allah’ın gücünü ve büyüklüğünün sınırsızlığını her ÅŸeyin O’nun dilemesiyle istediÄŸi anda gerçekleÅŸtiÄŸini kavramaya çalışırlar.
Yüce Allah’ın, ilminin sonsuzluÄŸunu düşünmek ve O’nun kadrini hakkıyla takdir edebilmeye çalışmak müminleri Allah’a yakınlaÅŸtıracak önemli bir ibadettir. Kuran’da Rabbimiz’in sonsuz gücü şöyle haber verilir:
“Allah... O’ndan baÅŸka ilah yoktur. Diridir, kaimdir. O’nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. İzni olmaksızın O’nun Katında ÅŸefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) DilediÄŸi kadarının dışında, O’nun ilminden hiçbir ÅŸeyi kavrayıp-kuÅŸatamazlar. O’nun Kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuÅŸatmıştır. Onların korunması O’na güç gelmez. O, pek Yücedir, pek büyüktür.” (Bakara Suresi, 255)
Yüce Allah’ın isimlerini tefekkür etmek, O’na yakın olmayı saÄŸlayacak çok önemli bir ibadettir. Çünkü Allah’ın isimleri hakkında düşünen bir kiÅŸi öncelikle Allah’ın her yerde olduÄŸunu, bütün insanlara olduÄŸu gibi bize de ÅŸah damarımızdan daha yakın olduÄŸunu, her yaptığımıza ÅŸahit olduÄŸunu, herÅŸeyi gördüğünü, söylediÄŸimiz tüm kelimeleri iÅŸittiÄŸini, içimizden ettiÄŸimiz tüm duaları bildiÄŸini, her an yanımızda olduÄŸunu, rızık verenin, hastalandığımızda ÅŸifa verenin O olduÄŸunu, bizi yokluktan yarattığını anlar. Bu nedenle yalnızca O’na kulluk etmesi ve O’nun rızasını araması gerektiÄŸini kavrar. Bunu anlayan bir kiÅŸi ise Yüce Allah’ın hoÅŸnut olacağı amellerde bulunmak için büyük çaba sarf eder. Allah rızası için samimiyetle yapılan her amel ise kiÅŸiyi Yüce Allah’a yakınlaÅŸtıran önemli bir vesile olur. Hz. Musa (a.s.)’ın Rabbimiz’e yakınlaÅŸmak için ettiÄŸi bildirilen dua bu konuda örnektir:
“... sonra yine gölgeye çekilerek dedi ki: “Rabbim, doÄŸrusu bana indirdiÄŸin her hayra muhtacım.”” (Kasas Suresi, 24)
“Artık ‘kötülüğü örgütleyip düzenleyenler’, Allah’ın, kendilerini yerin dibine geçirmeyeceÄŸinden veya ÅŸuuruna varamayacakları yerden azabın gelmeyeceÄŸinden emin midirler?” (Nahl Suresi, 45) ayetinde dikkat çekildiÄŸi gibi Yüce Allah Kuran’daki pek çok ayette kullarını uyarıp korkutur. Bu ayetleri okumak ve üzerinde düşünmek ise Rabbimiz’in kudretini takdir eden müminleri Allah’a yakınlaÅŸtıracaktır. Ayetler hakkında düşünen bir mümin Allah’a saygı dolu bir korkuyla içi titreyerek baÄŸlanır, O’nun sınırlarını korur. Allah’tan korkan kiÅŸi ise nefsindeki kötülükleri temizler, sabırlı, kararlı, cesur, güzel ahlaklı olur ve gerçek anlamda samimi olarak iman eder, Yüce Allah’a tutkulu bir sevgi hisseder. AÅŸkla ve büyük bir tutkuyla Allah’a baÄŸlanan bir mümin ise elbette Allah’a çok yakınlaşır.
Cehennemi Tefekkür Etmek
Yüce Allah Kuran’da samimi olarak iman eden kullarını cennetle müjdelemiÅŸtir. Elbette cennet ayetlerini okumak ve bunlar hakkında düşünmek müminlere çok büyük bir ÅŸevk ve coÅŸku verir ve Yüce Allah’a yakınlaÅŸmak ve bir an önce O’na kavuÅŸmak düşüncesi kendilerine çok büyük bir heyecan yaÅŸatır. Ancak sadece cenneti düşünmek insanı rahata yönelten bir tutuma da sürükleyebilir ve Allah esirgesin bu kiÅŸi “nasıl olsa cennete giderim”, “nasıl olsa bağışlanırım” gibi sapkın bir düşünceye kapılabilir. Bu düşünce ise kiÅŸinin kendini beÄŸenmesine hatta ilah edinmesine neden olur ve bu onu Yüce Allah’tan uzaklaÅŸtırabilir. Nitekim bu tehlikeye karşı peygamberler bile Yüce Allah’a Müslüman olarak canlarının alınması için dua etmiÅŸlerdir. Hz. Yusuf (a.s.)’ın duası bu bakımdan Kuran’da örnek gösterilir. Kuran’da bildirildiÄŸine göre Hz. Yusuf (a.s.) Yüce Allah’a şöyle dua etmiÅŸtir:
“Rabbim, Sen bana mülkten (bir pay ve onu yönetme imkanını) verdin, sözlerin yorumundan (bir bilgi) öğrettin. Göklerin ve yerin Yaratıcısı, dünyada ve ahirette benim velim Sensin. Müslüman olarak benim hayatıma son ver ve beni salihlerin arasına kat.” (Yusuf Suresi, 101)
İşte müminlerin bu tehlikeye karşı kendilerini koruyabilecekleri en güzel tutum cehennemi tefekkür etmek olmalıdır. “Orada kendileri için, ‘kemikleri çatırdatan inlemeler vardır. Onlar orada iÅŸitmezler de.” (Enbiya Suresi, 100) ayetinde haber verildiÄŸi gibi cehennemdeki sonsuz azaplarla dolu ortamı düşünmek insanın içi titreyerek korku duymasına ve sakınmasına neden olur. Cehennem tefekkürü müminin ahlakını güzelleÅŸtirir, ibadetlerini ve Yüce Allah’ın sınırlarını titizlikle korumasına, daima Allah rızasının en fazlasını gözetmesine ve O’na daha çok yakınlaÅŸmasına vesile olur.
Dünya Hayatının Geçiciliğini ve Ölümü Düşünmek
Dünya hayatında sahip olunan her ÅŸeyin bir gün mutlaka bozulduÄŸunu, eskidiÄŸini hatta yok olduÄŸunu düşünmek insana ölümü, dolayısıyla da tek gerçeÄŸin sonunda Yüce Rabbimiz’e kavuÅŸmak olduÄŸunu hatırlatan bir durumdur. Bu gerçek Kuran’da şöyle bildirilmektedir:
“(Yer) Üzerindeki her ÅŸey yok olucudur; Celal ve ikram sahibi olan Rabbinin yüzü (Kendisi) baki kalacaktır.” (Rahman Suresi, 26-27)
Bediüzzaman Hazretleri’nin de “Nasihat istersen ölüm yeter. Evet, ölümü düşünen, dünya sevgisinden kurtulur ve ahiretine ciddî çalışır” sözünde belirttiÄŸi gibi; ölümü çokça düşünmek kiÅŸiyi dünyaya baÄŸlılıktan uzaklaÅŸtırıp Rabbimiz’e yakınlaÅŸtıran bir yoldur. Nitekim çağının müceddidlerinden olan İmam Gazali de ölümü “sevgiliyi sevgiliye kavuÅŸturan bir köprü “ olarak nitelendirerek insanın Yüce Allah’a yakınlaÅŸmasında ölümü düşünmenin önemini bir kez daha bizlere hatırlatmaktadır.
Yüce Allah’a yakınlaÅŸmaya vesile olacak yöntemlerden biri de dikkat ve ÅŸuur açıklığıdır. İnsan yaratılış olarak zayıf bir hafızaya, çabuk dağılan dikkate, gaflete kapılmaya müsait bir yapıya sahiptir. Yüce Allah’ın imtihan olarak özel yarattığı bu durumdan insan ancak dikkatini sürekli olarak açık tutarak kurtulabilir. Bunun için, Rabbimiz’in her an, her saniye bizimle birlikte olduÄŸunu, bizi gördüğünü ve iÅŸittiÄŸini bilmek, her iÅŸi düzenleyip denetimi altında tutanın O olduÄŸunu unutmamak, tüm hayatımızın belirlenmiÅŸ bir kader doÄŸrultusunda yaÅŸandığını hatırlamak, yapılan her iÅŸte, görülen her görüntüde Allah’ın sonsuz aklını, hayranlık uyandırıcı sanatını ve O’nun Yüce Kudretini tefekkür etmek, her zaman tevekküllü ve teslimiyetli olmak, Allah’ı tesbih etmek ve yüceltmek gerekir.
İman edenlerin, günlük hayatlarının her aÅŸamasında Allah’ı anma ve dua halinde olmaları, kendilerine verilen nimetlere karşı sürekli olarak için için şükretmeleri, bilerek veya bilmeyerek yaptıkları hataları dolayısıyla bağışlanma dilemeleri ve sık sık Allah’ın adını yüceltmeleri onları Yüce Allah’ın izniyle “Rabbimiz’e dost” kılacak, O’na yakınlaÅŸmalarını saÄŸlayacak önemli ibadetlerdir. Nitekim bu gerçek bir Kuran ayetinde şöyle haber verilir:
“... Allah’ı zikretmek ise muhakkak en büyük (ibadet)tür...” (Ankebut Suresi, 45)
Yüce Allah’ı tanımanın, kavramanın ve imanda derinleÅŸmenin sınırı yoktur. Bir insan Yüce Allah’a yakın olmak ve O’nu daha iyi tanımak için ne kadar fazla çaba harcarsa, ne kadar fazla düşünürse, imanı, aklı ve Allah korkusu da o derece güçlenir. Bu nedenle Allah yolunda hizmet etmek için büyük çaba harcayan ve O’na yakınlaÅŸmak için derin tefekkür eden müminler, Allah’tan çok korkan ve Allah’a bütün kalbiyle baÄŸlı olan insanlardır. Müminlerin Allah’ın hükümlerini uygulama konusunda gösterdikleri titizlik ve vicdanlarını kullanma konusunda gösterdikleri hassasiyet, onlara inÅŸaAllah Rabbimiz’in sevgi ve rızasını kazandıracak ve O’na yakınlaÅŸtıracak çok önemli ibadetlerdir. Nitekim Yüce Rabbimiz iman edenleri Zatı’na yakınlaÅŸmaya Kuran’da şöyle davet etmektedir:
“Ey iman edenler, Allah’tan korkup-sakının ve (sizi) O’na (yaklaÅŸtıracak) vesile arayın; O’nun yolunda cehd edin (çaba harcayın), umulur ki kurtuluÅŸa erersiniz.” (Maide Suresi, 35)
İnsanların büyük bir çoÄŸunluÄŸu Yüce Allah’ı kendilerinden uzak zannederler. Oysa gerçekte, Rabbimiz, “...Muhakkak Rabbin insanları çepeçevre kuÅŸatmıştır...” (İsra Suresi, 60) ayetinde buyrulduÄŸu gibi insanlara çok yakındır. İnsanın her durumunu görür, her konuÅŸmasını iÅŸitir. Hatta içinden geçen düşünceleri, kalbindeki sıkıntı ve vesveseleri bilir. Allah bir ayetinde bu gerçeÄŸi şöyle bildirmektedir:
“Andolsun, insanı Biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduÄŸunu biliriz. Biz ona ÅŸahdamarından daha yakınız.’”(Kaf Suresi, 16)
İnsanın yapması gereken ise Rabbimiz’in kendine aslında çok yakın olduÄŸunu fark edip her an şükür içinde olması ve O’na çok güçlü baÄŸlanmasıdır.
2012-08-16 04:11:32