Mao'nun Darwinist zulmü -1-

Komünizm gerçekte Avrupalı filozoflar tarafından ortaya atılmış, ilk kez Avrupalı eylemciler tarafından uygulamaya konmuÅŸ bir ideolojidir ve Avrupa'da kök salan materyalist din düÅŸmanlığının bir sonucudur. Komünizm ilk devrimini doÄŸuda, Rusya'da gerçekleÅŸtirdi. 20. yüzyılın ikinci yarısında ise, daha da doÄŸuya doÄŸru ilerledi. 1949 yılında dünyanın en kalabalık ülkesi olan Çin, Mao Tse-tung'un önderliÄŸindeki komünist gerillalar tarafından ele geçirildi. On yıllardır Çin'in çeÅŸitli bölgelerinde hükümet kuvvetlerine karşı gerilla savaşı yürüten Mao'nun militanları, böylece dünyanın ikinci büyük komünist devrimini gerçekleÅŸtirdiler. Bu ikinci büyük devrimin sonuçları ise aynı birincisi, yani BolÅŸevik devrimi gibi oldu: Cinayetler, kitle katliamları, iÅŸkenceler, kıtlıklar, yoksullaÅŸma, yozlaÅŸma ve kendi içine kapalı, donuk bir korku toplumu...

Çin gibi Avrupa'dan her anlamda uzak, içine kapalı bir ülkeye kadar bu ideolojinin nasıl ulaÅŸtığı ve orada nasıl kök saldığı merak edilebilir. Bu merakla yakın Çin tarihine baktığımızda ise, karşımıza tanıdık bir tablo çıkar: Çin'e komünizmin gelmesi, ateizmin gelmesiyle eÅŸ anlamlıdır. Ateizmin gelmesi ise, Darwinizm'in gelmesi demektir.

"Çin ve Charles Darwin"

Darwinizm'in 20. yüzyıl Çin tarihi üzerindeki etkisi o kadar büyüktür ki, ünlü Harvard Üniversitesi'nden tarihçi James Reeve Pusey, sırf bu konuyu ele alan China and Charles Darwin (Çin ve Charles Darwin) adlı bir kitap kaleme almıştır. Kitapta, Darwin'in Türlerin Kökeni kitabının, İngiltere'de yayınlandıktan 36 yıl sonra, 1895'te Çince'ye çevrildiÄŸi ve bu tarihten sonra Çin'deki aydınlar arasında görülmemiÅŸ bir hızla yayılarak çok büyük sosyal ve siyasi etkiler oluÅŸturduÄŸu anlatılmaktadır.

James Reeve Pusey, kitabında Çin'de 20. yüzyılın ilk yarısında geliÅŸen fikir akımlarını incelemekte ve bunların Maoizm'e nasıl zemin hazırladığını anlatmaktadır. Üzerinde durduÄŸu isimlerden biri, Liang Chi-chao'dur. Dönemin ünlü yazarlarından biri olan Liang Chi-chao, kendisini Darwinizm'e ve materyalist felsefeye kaptırmış bir fanatiktir:

Liang Chi-chao... 16 Ekim 1902 tarihli bir dergideki yazısında materyalizmin idealizme göre doÄŸru bir felsefe olduÄŸunu ve Darwin'in sayesinde idealizme karşı galip gelmeye baÅŸladığını yazmıştır. "Son yirmi dört yılda dünya ne kadar da muhteÅŸem," diye yazmıştır, "evrim teorisine ait olan bir dünya, materyalizm yükselmiÅŸ ve idealizm köÅŸeye sıkışmış durumda"... Aynı derginin 31 Ekim 1902 tarihli bir sonraki sayısında ise, Çin komünistleri için sonradan adeta bir kutsal kitap haline gelecek olan ÅŸu cümleyi kullanmaktadır: "Felsefe... yalnızca iki büyük ekolden oluÅŸur, materyalist ekol ve idealist ekol." 1

China and Charles Darwin adlı kitapta, Darwinizm'in Çin'de materyalist, çatışmacı ve devrimci bir kültür meydana getirdiÄŸini ve bunun Maoizm'in iktidara gelmesindeki en büyük etken olduÄŸunu ÅŸöyle anlatmaktadır:

Darwin, Çin düÅŸüncesinde gerçek bir yeniden doÄŸuÅŸun gerçekleÅŸmesine ilham vermiÅŸ ve bunu özellikle geleneksel bazı düÅŸünceleri ve eski otoritelerin itibarını yok ederek yapmıştır.... Ama bu dönem kısa sürmüÅŸ ve yeni bir ortodoksinin (tutuculuÄŸun), yani Mao Tse-tung'un düÅŸüncesinin empoze edilmesiyle kesilmiÅŸtir. Elbette bu empoze edilen fikir de, Darwinizm'e çok ÅŸey borçludur. Çünkü Darwin ÅŸiddet yoluyla deÄŸiÅŸim ve devrim kavramlarını meÅŸrulaÅŸtırmıştır. KuÅŸkusuz bu, Darwin'in Çin'e yaptığı en tarihi etkilerden biridir... 3000 yıldır Çin'de isyan kavramı büyük bir günah olarak algılanmıştır. Bu güçlü günah duygusuna karşı Mao Tse-tung.... büyük bir enerjiyle ve Darwinist karşı çıkışlarla mücadele etmiÅŸtir. Sonunda Mao Tse-tung, Marxizm-Leninizm'in tek bir slogana indirilebileceÄŸini öne sürmüÅŸtür: "İsyan etmek haklıdır".... Bu, isyanın bir doÄŸa yasası olduÄŸu anlamına gelmektedir ve bu ders Mao Tse-tung'a Marx tarafından deÄŸil, Sun Yat-sen ve Liang Chi-chao tarafından öÄŸretilmiÅŸtir, onlar ise bunu Darwin'den öÄŸrenmiÅŸlerdir. Darwin devrim kavramına haklılık kazandırmış ve dolayısıyla Liang Chi-chao'nun... ve Mao Tse-tung'un kültürel devrimlerine, yine Sun Yat-sen'in, Chiang Kai-shek'in ve Mao Tse-tung'un politik devrimlerine yardımcı olmuÅŸtur.

Marxistler sanırım bu analizden hoÅŸlanmayacaklardır. Onlar muhtemelen, zaferlerinin kaynağının Sosyal Darwinistler olmadığını... komünist devrimde gerçekte "halk gücü"nün harekette olduÄŸunu, bu gücün toprak aÄŸalarının baskısı, kapitalist sömürü ve emperyalist saldırganlık tarafından üretildiÄŸini söyleceklerdir. Ama bu güç, (komünistler dışında) daha baÅŸka güçler tarafından da kotarılabilirdi... Marxistler entelektüelleri dönüÅŸtürmüÅŸlerdir, ama bunlar zaten daha önceden Darwinizm tarafından dönüÅŸtürülmüÅŸ kiÅŸilerdir. EÄŸer Marxistler Çin'deki kitleleri uyandırmış "öngörü sahibi" kiÅŸilerse, Çin'in daha önceki dönemdeki Sosyal Darwinistleri de Marxistler'i uyandıran "öngörü sahibi" kiÅŸilerdir... Soru hala gündemdedir: Çin'i Marxizm'e ve Mao Tse-tung'un düÅŸüncesine uygun hale getirmekle, Darwin Çin'e ne yapmıştır? 2

Yukarıdaki analiz bize Darwinizm'in Çin komünizminin temeli olduÄŸunu açıkça göstermektedir.

Mao Nasıl Komünist Oldu?


Mao, 1893 yılında Güney Çin'de köylü bir ailenin oÄŸlu olarak dünyaya geldi. ÇocukluÄŸundan itibaren hep Pekin'i görmeyi, orada yaÅŸamayı hayal etti. 15'ini doldurduktan sonra baÅŸkentte yayınlanan gençlik dergilerini takip etmeye baÅŸladı. Özellikle, Yeni Kültür hareketinin yayınlarından biri olan Yeni Gençlik dergisini severek okuyordu. Bu dergi, Yan Fu ve Ding Wenjiang gibi Darwinist ideologların makaleleriyle doluydu.

Genç Mao hep görmek istediÄŸi Pekin'e 1918 yılında gitti. Burada, Pekin Üniversitesi'nde öÄŸretim üyesi olan Yang Changzhi ile yakınlık kurdu. Mao'yu yetenekli bir genç olarak gören Yang Changzhi, onun üniversite kütüphanesinde iÅŸe alınmasını saÄŸladı. Mao, kütüphanede rafları derleme, kitapların tozunu alma, odaları temizleme gibi iÅŸler yapmaya baÅŸladı. Bu sırada, daha önceden Yeni Gençlik dergisindeki makalelerini beÄŸenerek okuduÄŸu kütüphane müdürü Li Dazhao ile samimiyet kurdu. Li Dazhao, komünist fikirlere sahip birisiydi ve bu yüzden üniversite kütüphanesi de "kızıl salon" olarak anılır olmuÅŸtu. Çin'in komünist teorisyenleri sık sık burada toplanırlardı. Mao; Marx, Engels, Lenin gibi isimleri ilk kez burada duydu.

Ancak Mao'nun komünizmi benimsemesini saÄŸlayan en önemli kiÅŸi, Pekin'de deÄŸil Åžanghay'daki komünistlerin lideri olan Chen Duxiu olacaktı. Genç Mao, Pekin'de geçirdiÄŸi bir kaç ayın ardından Åžanghay'a gitti ve Chen Duxiu ile tanıştı. Bu kiÅŸinin en önemli özelliÄŸi ise, koyu bir Darwinist olmasıydı. Hatta sırf Darwin hakkında bir üniversite tezi hazırlamıştı. Darwinizm'in Çin'deki en önemli temsilcisi sayılabilecek olan bu kiÅŸi, Mao'nun tüm yaÅŸamındaki en büyük akıl hocası oldu. Mao, yıllar sonra, "hiç kimse beni Chen Duxiu kadar etkilememiÅŸtir" diyecekti.3

Hong Kong Üniversitesi tarihçisi Clare Hollingworth, Mao adlı kitabında, Mao'nun Chen Duxiu'nun Darwinist görüÅŸlerinden çok etkilendiÄŸini, 1970'lerde bile hala gençlik yıllarındaki Darwin araÅŸtırmalarını nostaljiyle hatırladığını anlatmaktadır.4

Mao, Chen Duxiu'dan bilimsel düzeyde Darwinist bir eÄŸitim alırken, bir yandan da politik düzeyde dönemin Çin lideri Sun Yat Sen'den etkileniyordu. İşin ilginç yanı, modern Çin'in ve Kuomintang'ın (Milliyetçi Çin Partisi'nin) kurucusu sayılan Sun Yat Sen'in de bir Darwinist olmasıydı. Amerikalı araÅŸtırmacı Jacob Heilbrunn The New Republic'teki makalesinde, ÅŸöyle yazmaktadır:

Mao'yu belirgin bir biçimde etkileyen kiÅŸi, büyük Çin devrimcisi ve milliyetçisi Sun Yat-Sen idi. Sun, Çin'in Batılı güçleri altedebilmesi için milliyetçiliÄŸi benimsemesi gerektiÄŸine inanıyordu ve bir politik Darwinizm doktrini savunuyordu. Sun'a göre "doÄŸa güçleri her ne kadar yavaÅŸ çalışsalar da, büyük ırkları bile yok edebilirlerdi"... 1920'lerin baÅŸlarında Mao, Kuomintang'ın lideri olan Sun'u destekledi. Sun, kendi milliyetçi partisi (Kuomintang) ile komünistler arasında bir ittifak oluÅŸturdu ve hatta Mao bir süre Kuomintang'ın propaganda dairesini yönetti.5

Darwin'in ve Marx'ın fikirleriyle beyni yıkanan Mao, 1920 yılından itibaren ateÅŸli bir komünist olarak sahneye çıktı. Kendisi gibi düÅŸünen 11 arkadaşıyla, 1921 yılında Åžanghay'da Çin Komünist Partisi'ni kurdu. Bu tarihten sonra, çeÅŸitli ittifaklar, çatışmalar, gerilla savaÅŸları ve propaganda yöntemleri kullanarak komünist partiyi güçlendirecekti. Mao'nun önderliÄŸindeki komünistler, bir süre Milliyetçi Parti ile iÅŸbirliÄŸi yaptılar. 1920'lerin ikinci yarısında ise iki taraf birbirine düÅŸman oldu. Mao'nun militanları, Çin'in güneyindeki Jiangxi eyaletine yerleÅŸtiler ve burada "kurtarılmış bölge" adını verdikleri ve merkezi otoritenin yönetimi dışında kalan bir düzen kurdular. İki taraf arasındaki çatışmalar yıllar boyu sürdü. II. Dünya Savaşı'nın ardından komünistlerin "kurtarılmış bölgeleri" giderek büyüdü ve neredeyse tüm Çin'i kaplamaya baÅŸladı. 1949 yılında ise Mao'nun komünistleri baÅŸkent Pekin'i ele geçirdiler ve "Çin Halk Cumhuriyeti"ni ilan ettiler.

1917'deki BolÅŸevik Devrimi'nden sonra, dünya ikinci kez bir komünist devrime ÅŸahit oluyordu. Bu ikinci devrimin sonuçları ise, en az birincisi kadar kanlı oldu.

"Büyük Atılım" ve Büyük Kıtlık


Mao, 1949 yılına kadar uzun bir gerilla savaşı yürütmüÅŸ ve büyük ÅŸehirlerde hakim olan merkezi yönetime karşı kırlarda ve daÄŸlarda örgütlenmiÅŸti. Bunu baÅŸarmak için köylülerle iyi iliÅŸkiler kurmak zorundaydı ve nitekim öyle yaptı. Mao, köylülere toprak ve özgürlük vaat etti, komünist Çin kurulduÄŸunda büyük bir refah ve mutluluk bulacaklarına söz verdi. Bu vaade inanan köylüler de onu ve gerillalarını destekledi.

Ama Mao iktidara geldikten sonra herÅŸey çok deÄŸiÅŸti. Devrimden sonraki ilk yıllarda Mao tüm Çin'e hakim olma ve komünist otoriteyi her bölgede kurmakla uÄŸraÅŸtı.

Bu arada kiÅŸi "sınıf düÅŸmanı" olmak suçuyla tutuklandı ve halka açık idam gösterileriyle asıldı. Mao, 1950'lerin ortalarında ise Stalin'in Sovyetler BirliÄŸi'nde uyguladığı kollektivizasyona benzer bir giriÅŸim tasarlamaya baÅŸladı. 1958 yılında bu giriÅŸim uygulamaya kondu. Mao, projesine "Büyük Atılım" adını vermiÅŸti. Ama proje Çin halkına sadece büyük bir kıtlık ve iÅŸkence getirdi.

Büyük Atılım, tüm Çin'in tarımsal ve endüstriyel üretimini katlamak sloganıyla baÅŸlatılmıştı. İşçilerin çalışma saatleri artırıldı ve makineler hiç durmayacak ÅŸekilde çalıştırılmaya baÅŸlandı. Ama tamir ve bakım için bile durdurulmasına izin verilmeyen makineler kısa süre sonra bozulmaya ve devre dışı kalmaya baÅŸladılar.

Asıl akılsızlık ve facia ise tarımda yaÅŸandı. "Özel mülkiyeti kaldırarak üretimi artırma" adı altında, tüm köylüler tarlalarını kooperatifleÅŸtirmeye zorlandılar. Stalin Rusyası'nda yaÅŸanan silahlı zoralımlar tekrar edildi. Dahası, Çin'in bazı bölgelerindeki köylüler, kollektivizasyona gönüllü davranmadıkları için Mao tarafından cezalandırıldılar. Ceza, bu insanların aç bırakılarak ölüme mahkum edilmesiydi.

Büyük Atılım, kısa zaman içinde büyük bir kıtlığa dönüÅŸtü. Bu, Stalin'in Ukrayna'daki yapay kıtlığı gibi, insan yapımı bir kıtlıktı. Komünizmin Kara Kitabı'nda Büyük Atılım dönemi Çin manzaraları ÅŸöyle anlatılıyor:

Açlığın siyasi kaynaklı oluÅŸu, yüksek ölüm oranlarının köktenci Maocular tarafından yönetilen taÅŸra bölgelerinde yoÄŸunlaÅŸmasıyla kanıtlanmıştır, oysa buraları olaÄŸan zamanlarda tahıl ihracatçısı bölgelerdi... Henan'daki eylemciler, tıpkı Mao gibi, tüm zorlukların köylülerin tahılı saklamasından kaynaklandığına inanmıştı: Ülkenin ilk halk komününün kurulduÄŸu Xinyang'ın (10 milyon nüfuslu) vilayet sekreterine göre "Sebep gıda eksikliÄŸi deÄŸildi. Bol miktarda tahıl vardı, ama burada yaÅŸayanların yüzde 90'ında ideolojik sorunlar bulunuyordu. Köylülerin tümüne karşı 1959 Sonbaharı'nda askeri türde ÅŸiddetli bir saldırı baÅŸlatıldı; bunun sorumluları, Japon karşıtı gerilla hareketinin yöntemlerini kullanıyordu. En azından 10.000 köylü hapsedildi; bunların birçoÄŸu o sırada açlıktan ölecekti. Bütün özel ÅŸahıs mutfaklarındaki araç gereçlerin (kullanılmış çelik haline dönüÅŸtürülmemiÅŸlerin), tüm öz tüketimi ve kooperatif ürünlerini yürütme arzusunu yasaklayacak biçimde, parçalanması için emir verildi. Sert kış yaklaşırken, her türlü ateÅŸ yakma da yasaklandı!Baskı eylemleri dehÅŸet vericiydi:

Tutukluya sistemli iÅŸkenceler ve öldürülen çocukların haÅŸlandıktan sonra tarlalarda gübre olarak kullanılması. Oysa bu sırada, ulusal bir kampanya "Henan'dan ders alınması" için propaganda yapıyordu. "Kızıl bayrağın ölüm oranı yüzde 99 olsa bile gönderde tutulacağının" ilan edildiÄŸi Anhui'deki kadrolar, canlı canlı topraÄŸa gömme ve kızgın demirle iÅŸkence gibi eski iyi geleneklere döndüler. 6

Mao, "köylü sosyalizmi" sloganıyla ortaya çıkmış, iktidara gelene kadar Çinli köylülere hep toprak, aÅŸ ve korunma vaat etmiÅŸti. Ama Mao'nun iktidarı, köylülere modern tarihte eÅŸine rastlanmayacak acılar ve iÅŸkenceler çektirdi:

Olaylar, gerçek bir köylü karşıtı savaÅŸa dönüÅŸtü... Bazı köylerde açlıktan kaynaklanan ölümlerin oranı yüzde 50'yi geçiyordu; bazen sadece yönetim kadroları güçlerini kötüye kullanarak yaÅŸama fırsatı elde ediyordu. Ve aynı Henan'daki gibi, özellikle de çocukların yenilmek üzere deÄŸiÅŸ tokuÅŸ edildiÄŸi "ortak mezarlar"da yamyamlık olayları çok sayıdaydı (63'ü resmen doÄŸrulanmıştır)...

Ülkenin tümünde ölüm oranı 1957'de yüzde 1.1'den, 1959 ve 1961'de yüzde 1.5'e, özellikle de 1960'ta yüzde 2.9'a sıçradı. 1957'de yüzde 3.3 olan doÄŸum oranı, 1961'de yüzde 1.8'e düÅŸtü. DoÄŸum açıklarını (muhtemelen 33 milyon, bazıları basitçe gecikmiÅŸ doÄŸumlardı) hesaba katmazsak, kıtlığın sonucu yüksek ölüm oranına baÄŸlı kayıplar 1959'dan 1961'e dek 20 ile 43 milyon kiÅŸi arasındadır. Burada, öyle görünüyor ki Çin'in tarihindeki -kuÅŸkusuz dünya tarihinin de- en ciddi açlığı söz konusudur. 7

Büyük Atılım sırasında bir Çin köyünün yakınından geçen bir Batılı gözlemcinin notları, Maocu zihniyetin zalim ve alçak yüzünü tarif etmektedir:

Köyün tam yanından geçiyorduk. GüneÅŸin göz kamaÅŸtırıcı ışınları, kerpiç duvarların arasında biten zümrüt yeÅŸili yaban otlarını aydınlatıyor, böylece çevredeki bakımlı pirinç tarlalarıyla kontrast oluÅŸturarak manzaranın periÅŸanlığını pekiÅŸtiriyordu. Yabani otların arasından, bana bir ziyafet sırasında anlatılmış olan olay birden gözlerimin önünde canlandı (aynen böyle): ailelerin çocuklarını yemek üzere birbirleriyle deÄŸiÅŸ tokuÅŸ ediÅŸ sahnesi. Kendi çocukları karşılığında aldıkları çocukların etini çiÄŸneyen anne babaların kederli yüzlerini açıkça gördüm. Köyün yakınında bulunan tarlalarda kelebek avlayan yumurcaklar, bana sanki ebeveynleri tarafından mideye indirilen çocukların dünyaya yeniden doÄŸuÅŸu gibi geliyordu. İçim onlara karşı merhametle doluyordu. Ama anne babalarına çok daha fazla acıyordum. BaÅŸka ebeveynlerin gözyaÅŸları ve acıları arasında, karabasanlarında bile tatmak zorunda kalacaklarını hayallerinden geçirmedikleri bu insan etini yutmaya onları kim zorlamıştı? Bu sırada, 'insanlığın birkaç yüzyıldır, Çin'in ise bin yıllardır sadece bir tane ürettiÄŸi' bu celladın kim olduÄŸunu anladım: Mao Tse-Tung. Mao Tse-Tung ve müritleri, yöntemleri ve caniyane siyasetleriyle, açlıktan çılgına dönen anne babaları; açlıklarını gidermek için kendi canlarından kopan etleri baÅŸka ebeveynlere, açlıklarını gidermeleri için onların canlarından kopan etler karşılığında vermeye zorlamışlardı. Mao Tse-Tung, demokrasiyi katlederek iÅŸlediÄŸi cinayeti temize çıkarmak için 'Büyük Sıçrama'yı ortaya atmış ve açlıktan ÅŸaÅŸkına dönmüÅŸ, yüz köylüyü ve eski yoldaÅŸlarını çapalarla tepelemeye; böylece kendi canlarını, çocukluk arkadaÅŸlarının eti ve kanıyla kurtarmaya mecbur etmiÅŸti. Hayır, cellat olan onlar deÄŸildi; cellatlar basbayağı Mao Tse-Tung ve ortaklarıydı. 8

Mao'nun Kıtlığında "Evrimci Bilim" Etkisi


Mao'nun Büyük Atılım politikası sonucunda 1958-61 yılları arasında Çin genelinde yaÅŸanan kıtlık, tarihin en büyük ve en ölümcül kıtlığı olarak kabul edilir. Kıtlık sonucunda ölen insan sayısının 40 milyon kadar olduÄŸu tahmin edilmektedir. Bu, o dönemdeki nüfusa göre, tüm Türkiye nüfusunun ölmesi kadar korkunç bir felakettir.

Peki felaketin nedeni nedir? Üstte deÄŸindiÄŸimiz gibi Mao'nun militanları köylüleri kollektivizasyona zorlamışlar, 100 ila 300 köylü aileden oluÅŸan kalabalık "komünler" kurmuÅŸlar, bu da tarımsal verimi çok düÅŸürmüÅŸtür. Bazı bölgelerdeki köylüler ise Maocu yönetim tarafından cezalandırılmış, kasten aç bırakılmışlardır.

Ancak bütün bunlar, 40 milyon insanın nasıl öldüÄŸünü açıklamaya yetmez. Nitekim bu büyük felaketin bir baÅŸka önemli nedeni daha vardır: Mao, 1930'lu ve 40'lı yıllarda Sovyetler BirliÄŸi'nde uygulanan "Lysenko modelini" Çin tarımına adapte etmeye kalkmış, Lysenko'nun denemelerini zorla köylülere uygulatmış ve bunun sonucunda tarımsal ürünlerinde büyük zayiatlar olmuÅŸtur.

Stalin dönemindeki "proleterya bilimi" safsatasının bir sonucu olarak, Sovyet biyolojisi koyu bir evrimci olan Trofim Lysenko'ya emanet edilmiÅŸti. Lysenko, genetik bilimini reddediyor ve bunun yerine Darwin'in öncüsü Lamarck tarafından ortaya atılan "kazanılmış özelliklerin sonraki nesillere aktarılması" teorisine inanıyordu. Lysenko'nun hurafesinin Sovyet tarımına uygulanması, büyük kayıplara yol açmıştı.

Ancak Mao, Stalin dönemindeki bu faciadan ders almadı. Aksine, gençliÄŸinden itibaren koyu bir Darwinizm eÄŸitimiyle yetiÅŸen Mao ve kurmayları, "proleterya bilimi"ne inanmaya devam ettiler ve evrim teorisinin gereklerine göre bilimi çarpıtmayı sürdürdüler. Büyük Atılım sırasında Lysenko modeli aynen taklit edildi ve Çin köylüleri "evrimci bilim"e göre tarım yapmaya zorlandı.

South China Morning Post gazetesinin Pekin büro ÅŸefi Jasper Becker, Hungry Ghosts: Mao's Secret Famine (Aç Hayaletler: Mao'nun Gizli Kıtlığı) adlı kitabında, Büyük Atılım sırasında uygulamaya konan Lysenkocu tarım giriÅŸimlerini detaylı olarak anlatır. Becker'in bildirdiÄŸine göre, her biri ayrı bir felaketle sonuçlanan bu uygulamalar ÅŸöyledir:

Yakın Ekim: Lysenko, bitki tohumlarının etraflarındaki doÄŸal ÅŸartlara uyum saÄŸlayarak evrimleÅŸtiklerini öne sürmüÅŸ ve tohumları birbirine çok yakın olarak topraÄŸa ekmek suretiyle, aralarında "sosyalist dayanışma" saÄŸlanacağını iddia etmiÅŸti. Maocular bu hurafeyi uygulamaya geçirdiler. O zamana dek Güney Çin'deki tarlalarda bir dönüm araziye ortalama 1.5 milyon tohum ekilirdi. Komünistler 1958 yılında bu rakamın 6-7 milyon tohuma çıkmasını emrettiler. 1959'da rakamı daha da artırdılar ve 12-15 milyon tohum ekilmesi emrini verdiler. Bunun sonucunda ekilen tohumların çok büyük bir bölümü ziyan oldu ve tarımsal üretimde çok büyük bir düÅŸüÅŸ yaÅŸandı. 9

Derin Çapalama: Lysenko'nun yardımcılarından biri olan Teventy Maltsev, tarlalar daha derin çapalandığında, bitkilerin köklerinin de daha derinde geliÅŸeceÄŸini iddia etmiÅŸti. Bu Lamarckçı iddia da Çinli komünistler tarafından benimsendi ve uygulandı. Büyük Atılım sırasında Çinli köylülere tarlalarını 1.5 metre derinliÄŸe kadar çapalamaları emredildi. Zorla yaptırılan bu uygulama neticesinde on milyonlarca köylü aylarca çapalama yapmak zorunda kaldı. Sonuç yine büyük bir üretim kaybı ve kıtlıktı. 10

Serçe Katliamı: Mao, tarımsal ürünlere zarar veren hayvanların soyunun tüketilmesi için bir kampanya baÅŸlattı. Bu kampanyanın en büyük hedefi serçelerdi. Tüm Çin'de serçeleri avlamak ve öldürmek için özel yöntemler kullanılmaya baÅŸlandı. Ancak bunun sonucunda serçelerin yediÄŸi böceklerin sayısında patlama yaÅŸandı ve bunlar tarımsal ürünlere serçelerden çok daha fazla zarar verdiler. 11

Gübresiz Tarım: Lysenko'nun önerilerine uyarak, Çin komünistleri kimyasal gübrelerin kullanımına son verdiler. (Tohumların gübresiz kaldıklarında, bu yeni duruma uyum gösterecek ÅŸekilde "evrimleÅŸecekleri" ve böylece gübre kullanmadan da aynı verimin saÄŸlanacağı düÅŸünülüyordu.) Bu deneme de tarımsal verimi büyük ölçüde düÅŸürdü. 12

Lysenko'nun evrimci hurafelerine dayanan tüm bu uygulamalar, tarihin en büyük kıtlığına sebep oldu. Ama milyonlarca insan açlıktan can çekiÅŸerek ölürken, hiç kimse rejimi ve oluÅŸturduÄŸu felaketi eleÅŸtirmeye cesaret edemiyordu. Bir tek Savunma Bakanı General Peng Dehuai, Mao'ya bir mektup yazarak kıtlığın felaketini anlatmaya kalkmış, ama bunun sonucunda "saÄŸcı" olmakla suçlanarak tasfiye edilmiÅŸti. Kıtlık sırasında resmi raporların hepsinde "tarımsal üretimde çok parlak sonuçlar elde edildiÄŸi" yalanı yazılıyordu. Dahası, Çin bu yalana dünyayı inandırabilmek için büyük miktarlarda tahıl ihraç ediyordu. Bazı bölgelerde halk açlıktan ölürken, tahıl ve pirinçler büyük ambarlarda saklanıyor, sonra da ihraç için merkezlere gönderiliyordu.13


Aynı tarım politikası daha sonra Kamboçya ve Kuzey Kore gibi komünist ülkelerde de uygulandı ve yine aynı sonucu verdi: Büyük bir verimsizlik, kıtlık ve toplu ölümler. Komünistler, olaÄŸanüstü bir akılsızlık, körlük ve ÅŸuursuzluk içinde Lysenko'nun ve Stalin'in uydurduÄŸu "komünist tarım atılımı"nı körü körüne uyguladılar. Çünkü inandıkları materyalist felsefenin temeli olan evrim teorisi, bunu gerektiriyordu. Tüm bunlar Mao'nun yaptığı insanlıkdışı uygulamaların küçük bir bölümüydü. Asıl büyük katliamlar, toplu ölümler Kültür Devrimiyle birlikte baÅŸladı.


DİPNOTLAR

1 James Reeve Pusey, China and Charles Darwin, s. 257
2 James Reeve Pusey, China and Charles Darwin, s. 449-452
3 Clare Hollingworth, Mao, s. 27
4 Clare Hollingworth, Mao, s. 26
5 Jacob Heilbrunn, "Mao More Than Ever", The New Republic, April 21, 1997
6 Komünizmin Kara Kitabı, s. 645-646
7 Komünizmin Kara Kitabı, s. 646-647
8 Komünizmin Kara Kitabı, s. 649
9 Jasper Becker, Hungry Ghosts: Mao's Secret Famine, New York: The Free Press, 1996. s. 72-73
10 Jasper Becker, Hungry Ghosts: Mao's Secret Famine, s. 73-74
11 Jasper Becker, Hungry Ghosts: Mao's Secret Famine, s. 76
12 Jasper Becker, Hungry Ghosts: Mao's Secret Famine, s. 75
13 Jasper Becker, Hungry Ghosts: Mao's Secret Famine, s. 92

2008-07-16 18:03:32

Harun Yahya Etkiler | Basında Harun Yahya | Sunumlar | Ses kasetleri | İnteraktif CD'ler | Konferans setleri | Radyo programı / Piyesler | Broşürler| Site Hakkında | HarunYahya.net | Ana sayfanız yapın | Sık kullanılanlara ekle | RSS Servisi
Bu sitede yayınlanan tüm materyaller, Sayın Adnan Oktar’ı referans göstermek koşuluyla telif hakkı ödemeksizin kopyalanabilir ve çoğaltılabilir
© Sitemizde ve diğer tüm Harun Yahya eserlerinde yer alan Sayın Adnan Oktar’a ait şahsi fotoğrafların bütün yayın hakları Global Yayıncılık Ltd.Şti’ne aittir. Kısmen de olsa izinsiz kullanılamaz ve yayınlanamaz.
© 1994 Harun Yahya. www.harunyahya.org
page_top