Liang Chi-chao... 16 Ekim 1902 tarihli bir dergideki yazısında materyalizmin idealizme göre doÄŸru bir felsefe olduÄŸunu ve Darwin'in sayesinde idealizme karşı galip gelmeye baÅŸladığını yazmıştır. "Son yirmi dört yılda dünya ne kadar da muhteÅŸem," diye yazmıştır, "evrim teorisine ait olan bir dünya, materyalizm yükselmiÅŸ ve idealizm köÅŸeye sıkışmış durumda"... Aynı derginin 31 Ekim 1902 tarihli bir sonraki sayısında ise, Çin komünistleri için sonradan adeta bir kutsal kitap haline gelecek olan ÅŸu cümleyi kullanmaktadır: "Felsefe... yalnızca iki büyük ekolden oluÅŸur, materyalist ekol ve idealist ekol." 1
Darwin, Çin düÅŸüncesinde gerçek bir yeniden doÄŸuÅŸun gerçekleÅŸmesine ilham vermiÅŸ ve bunu özellikle geleneksel bazı düÅŸünceleri ve eski otoritelerin itibarını yok ederek yapmıştır.... Ama bu dönem kısa sürmüÅŸ ve yeni bir ortodoksinin (tutuculuÄŸun), yani Mao Tse-tung'un düÅŸüncesinin empoze edilmesiyle kesilmiÅŸtir. Elbette bu empoze edilen fikir de, Darwinizm'e çok ÅŸey borçludur. Çünkü Darwin ÅŸiddet yoluyla deÄŸiÅŸim ve devrim kavramlarını meÅŸrulaÅŸtırmıştır. KuÅŸkusuz bu, Darwin'in Çin'e yaptığı en tarihi etkilerden biridir... 3000 yıldır Çin'de isyan kavramı büyük bir günah olarak algılanmıştır. Bu güçlü günah duygusuna karşı Mao Tse-tung.... büyük bir enerjiyle ve Darwinist karşı çıkışlarla mücadele etmiÅŸtir. Sonunda Mao Tse-tung, Marxizm-Leninizm'in tek bir slogana indirilebileceÄŸini öne sürmüÅŸtür: "İsyan etmek haklıdır".... Bu, isyanın bir doÄŸa yasası olduÄŸu anlamına gelmektedir ve bu ders Mao Tse-tung'a Marx tarafından deÄŸil, Sun Yat-sen ve Liang Chi-chao tarafından öÄŸretilmiÅŸtir, onlar ise bunu Darwin'den öÄŸrenmiÅŸlerdir. Darwin devrim kavramına haklılık kazandırmış ve dolayısıyla Liang Chi-chao'nun... ve Mao Tse-tung'un kültürel devrimlerine, yine Sun Yat-sen'in, Chiang Kai-shek'in ve Mao Tse-tung'un politik devrimlerine yardımcı olmuÅŸtur.
Marxistler sanırım bu analizden hoÅŸlanmayacaklardır. Onlar muhtemelen, zaferlerinin kaynağının Sosyal Darwinistler olmadığını... komünist devrimde gerçekte "halk gücü"nün harekette olduÄŸunu, bu gücün toprak aÄŸalarının baskısı, kapitalist sömürü ve emperyalist saldırganlık tarafından üretildiÄŸini söyleceklerdir. Ama bu güç, (komünistler dışında) daha baÅŸka güçler tarafından da kotarılabilirdi... Marxistler entelektüelleri dönüÅŸtürmüÅŸlerdir, ama bunlar zaten daha önceden Darwinizm tarafından dönüÅŸtürülmüÅŸ kiÅŸilerdir. EÄŸer Marxistler Çin'deki kitleleri uyandırmış "öngörü sahibi" kiÅŸilerse, Çin'in daha önceki dönemdeki Sosyal Darwinistleri de Marxistler'i uyandıran "öngörü sahibi" kiÅŸilerdir... Soru hala gündemdedir: Çin'i Marxizm'e ve Mao Tse-tung'un düÅŸüncesine uygun hale getirmekle, Darwin Çin'e ne yapmıştır? 2
Mao'yu belirgin bir biçimde etkileyen kiÅŸi, büyük Çin devrimcisi ve milliyetçisi Sun Yat-Sen idi. Sun, Çin'in Batılı güçleri altedebilmesi için milliyetçiliÄŸi benimsemesi gerektiÄŸine inanıyordu ve bir politik Darwinizm doktrini savunuyordu. Sun'a göre "doÄŸa güçleri her ne kadar yavaÅŸ çalışsalar da, büyük ırkları bile yok edebilirlerdi"... 1920'lerin baÅŸlarında Mao, Kuomintang'ın lideri olan Sun'u destekledi. Sun, kendi milliyetçi partisi (Kuomintang) ile komünistler arasında bir ittifak oluÅŸturdu ve hatta Mao bir süre Kuomintang'ın propaganda dairesini yönetti.5
Açlığın siyasi kaynaklı oluÅŸu, yüksek ölüm oranlarının köktenci Maocular tarafından yönetilen taÅŸra bölgelerinde yoÄŸunlaÅŸmasıyla kanıtlanmıştır, oysa buraları olaÄŸan zamanlarda tahıl ihracatçısı bölgelerdi... Henan'daki eylemciler, tıpkı Mao gibi, tüm zorlukların köylülerin tahılı saklamasından kaynaklandığına inanmıştı: Ülkenin ilk halk komününün kurulduÄŸu Xinyang'ın (10 milyon nüfuslu) vilayet sekreterine göre "Sebep gıda eksikliÄŸi deÄŸildi. Bol miktarda tahıl vardı, ama burada yaÅŸayanların yüzde 90'ında ideolojik sorunlar bulunuyordu. Köylülerin tümüne karşı 1959 Sonbaharı'nda askeri türde ÅŸiddetli bir saldırı baÅŸlatıldı; bunun sorumluları, Japon karşıtı gerilla hareketinin yöntemlerini kullanıyordu. En azından 10.000 köylü hapsedildi; bunların birçoÄŸu o sırada açlıktan ölecekti. Bütün özel ÅŸahıs mutfaklarındaki araç gereçlerin (kullanılmış çelik haline dönüÅŸtürülmemiÅŸlerin), tüm öz tüketimi ve kooperatif ürünlerini yürütme arzusunu yasaklayacak biçimde, parçalanması için emir verildi. Sert kış yaklaşırken, her türlü ateÅŸ yakma da yasaklandı!Baskı eylemleri dehÅŸet vericiydi:
Tutukluya sistemli iÅŸkenceler ve öldürülen çocukların haÅŸlandıktan sonra tarlalarda gübre olarak kullanılması. Oysa bu sırada, ulusal bir kampanya "Henan'dan ders alınması" için propaganda yapıyordu. "Kızıl bayrağın ölüm oranı yüzde 99 olsa bile gönderde tutulacağının" ilan edildiÄŸi Anhui'deki kadrolar, canlı canlı topraÄŸa gömme ve kızgın demirle iÅŸkence gibi eski iyi geleneklere döndüler. 6
Olaylar, gerçek bir köylü karşıtı savaÅŸa dönüÅŸtü... Bazı köylerde açlıktan kaynaklanan ölümlerin oranı yüzde 50'yi geçiyordu; bazen sadece yönetim kadroları güçlerini kötüye kullanarak yaÅŸama fırsatı elde ediyordu. Ve aynı Henan'daki gibi, özellikle de çocukların yenilmek üzere deÄŸiÅŸ tokuÅŸ edildiÄŸi "ortak mezarlar"da yamyamlık olayları çok sayıdaydı (63'ü resmen doÄŸrulanmıştır)...
Ülkenin tümünde ölüm oranı 1957'de yüzde 1.1'den, 1959 ve 1961'de yüzde 1.5'e, özellikle de 1960'ta yüzde 2.9'a sıçradı. 1957'de yüzde 3.3 olan doÄŸum oranı, 1961'de yüzde 1.8'e düÅŸtü. DoÄŸum açıklarını (muhtemelen 33 milyon, bazıları basitçe gecikmiÅŸ doÄŸumlardı) hesaba katmazsak, kıtlığın sonucu yüksek ölüm oranına baÄŸlı kayıplar 1959'dan 1961'e dek 20 ile 43 milyon kiÅŸi arasındadır. Burada, öyle görünüyor ki Çin'in tarihindeki -kuÅŸkusuz dünya tarihinin de- en ciddi açlığı söz konusudur. 7
Köyün tam yanından geçiyorduk. GüneÅŸin göz kamaÅŸtırıcı ışınları, kerpiç duvarların arasında biten zümrüt yeÅŸili yaban otlarını aydınlatıyor, böylece çevredeki bakımlı pirinç tarlalarıyla kontrast oluÅŸturarak manzaranın periÅŸanlığını pekiÅŸtiriyordu. Yabani otların arasından, bana bir ziyafet sırasında anlatılmış olan olay birden gözlerimin önünde canlandı (aynen böyle): ailelerin çocuklarını yemek üzere birbirleriyle deÄŸiÅŸ tokuÅŸ ediÅŸ sahnesi. Kendi çocukları karşılığında aldıkları çocukların etini çiÄŸneyen anne babaların kederli yüzlerini açıkça gördüm. Köyün yakınında bulunan tarlalarda kelebek avlayan yumurcaklar, bana sanki ebeveynleri tarafından mideye indirilen çocukların dünyaya yeniden doÄŸuÅŸu gibi geliyordu. İçim onlara karşı merhametle doluyordu. Ama anne babalarına çok daha fazla acıyordum. BaÅŸka ebeveynlerin gözyaÅŸları ve acıları arasında, karabasanlarında bile tatmak zorunda kalacaklarını hayallerinden geçirmedikleri bu insan etini yutmaya onları kim zorlamıştı? Bu sırada, 'insanlığın birkaç yüzyıldır, Çin'in ise bin yıllardır sadece bir tane ürettiÄŸi' bu celladın kim olduÄŸunu anladım: Mao Tse-Tung. Mao Tse-Tung ve müritleri, yöntemleri ve caniyane siyasetleriyle, açlıktan çılgına dönen anne babaları; açlıklarını gidermek için kendi canlarından kopan etleri baÅŸka ebeveynlere, açlıklarını gidermeleri için onların canlarından kopan etler karşılığında vermeye zorlamışlardı. Mao Tse-Tung, demokrasiyi katlederek iÅŸlediÄŸi cinayeti temize çıkarmak için 'Büyük Sıçrama'yı ortaya atmış ve açlıktan ÅŸaÅŸkına dönmüÅŸ, yüz köylüyü ve eski yoldaÅŸlarını çapalarla tepelemeye; böylece kendi canlarını, çocukluk arkadaÅŸlarının eti ve kanıyla kurtarmaya mecbur etmiÅŸti. Hayır, cellat olan onlar deÄŸildi; cellatlar basbayağı Mao Tse-Tung ve ortaklarıydı. 8
Yakın Ekim: Lysenko, bitki tohumlarının etraflarındaki doÄŸal ÅŸartlara uyum saÄŸlayarak evrimleÅŸtiklerini öne sürmüÅŸ ve tohumları birbirine çok yakın olarak topraÄŸa ekmek suretiyle, aralarında "sosyalist dayanışma" saÄŸlanacağını iddia etmiÅŸti. Maocular bu hurafeyi uygulamaya geçirdiler. O zamana dek Güney Çin'deki tarlalarda bir dönüm araziye ortalama 1.5 milyon tohum ekilirdi. Komünistler 1958 yılında bu rakamın 6-7 milyon tohuma çıkmasını emrettiler. 1959'da rakamı daha da artırdılar ve 12-15 milyon tohum ekilmesi emrini verdiler. Bunun sonucunda ekilen tohumların çok büyük bir bölümü ziyan oldu ve tarımsal üretimde çok büyük bir düÅŸüÅŸ yaÅŸandı. 9
Derin Çapalama: Lysenko'nun yardımcılarından biri olan Teventy Maltsev, tarlalar daha derin çapalandığında, bitkilerin köklerinin de daha derinde geliÅŸeceÄŸini iddia etmiÅŸti. Bu Lamarckçı iddia da Çinli komünistler tarafından benimsendi ve uygulandı. Büyük Atılım sırasında Çinli köylülere tarlalarını 1.5 metre derinliÄŸe kadar çapalamaları emredildi. Zorla yaptırılan bu uygulama neticesinde on milyonlarca köylü aylarca çapalama yapmak zorunda kaldı. Sonuç yine büyük bir üretim kaybı ve kıtlıktı. 10
Serçe Katliamı: Mao, tarımsal ürünlere zarar veren hayvanların soyunun tüketilmesi için bir kampanya baÅŸlattı. Bu kampanyanın en büyük hedefi serçelerdi. Tüm Çin'de serçeleri avlamak ve öldürmek için özel yöntemler kullanılmaya baÅŸlandı. Ancak bunun sonucunda serçelerin yediÄŸi böceklerin sayısında patlama yaÅŸandı ve bunlar tarımsal ürünlere serçelerden çok daha fazla zarar verdiler. 11
Gübresiz Tarım: Lysenko'nun önerilerine uyarak, Çin komünistleri kimyasal gübrelerin kullanımına son verdiler. (Tohumların gübresiz kaldıklarında, bu yeni duruma uyum gösterecek ÅŸekilde "evrimleÅŸecekleri" ve böylece gübre kullanmadan da aynı verimin saÄŸlanacağı düÅŸünülüyordu.) Bu deneme de tarımsal verimi büyük ölçüde düÅŸürdü. 12
Lysenko'nun evrimci hurafelerine dayanan tüm bu uygulamalar, tarihin en büyük kıtlığına sebep oldu. Ama milyonlarca insan açlıktan can çekiÅŸerek ölürken, hiç kimse rejimi ve oluÅŸturduÄŸu felaketi eleÅŸtirmeye cesaret edemiyordu. Bir tek Savunma Bakanı General Peng Dehuai, Mao'ya bir mektup yazarak kıtlığın felaketini anlatmaya kalkmış, ama bunun sonucunda "saÄŸcı" olmakla suçlanarak tasfiye edilmiÅŸti. Kıtlık sırasında resmi raporların hepsinde "tarımsal üretimde çok parlak sonuçlar elde edildiÄŸi" yalanı yazılıyordu. Dahası, Çin bu yalana dünyayı inandırabilmek için büyük miktarlarda tahıl ihraç ediyordu. Bazı bölgelerde halk açlıktan ölürken, tahıl ve pirinçler büyük ambarlarda saklanıyor, sonra da ihraç için merkezlere gönderiliyordu.13